BAŞBAKAN Binali Yıldırım, AK Parti milletvekilleriyle iftarda yaptığı konuşmada, "Terör örgütünün bugünlerde 'biz görüşebiliriz, silahları bırakabiliriz, konuşalım' gibi doğrudan, dolaylı haberleri geliyor.
Onların uzantılarından bize böyle haberler geliyor. Konuşacak
hiçbir şey yok” demişti.
Şehir savaşlarında başarısızlığa uğrayan ama kırsaldan bomba yüklü
araçlarla saldırılarını sürdüren PKK’dan bu yönde mesajların
gelmesi ilginçti. Bu mesajların nereden geldiği de bir o kadar
önemliydi. Kandil’den mi, Avrupa kanadından mı, yoksa HDP’den mi?
Devletin ilgili birimlerine, çözüm sürecine dönülmesi yönünde
birkaç aydır talepler geliyormuş. Nereden? Mesajlar Kandil’den
geliyormuş. Ayrıca HDP’den bu yönde mesajlar iletiliyormuş.
Bu arada ABD’den de bu yönde üstü açık ya da kapalı mesajlar
alınıyormuş. HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın ziyareti
sırasında da ABD makamları tarafından, PKK’nın silah bırakması ve
çözüm sürecine dönülmesi yönünde mesajlar verilmişti. ABD’nin
Ankara Büyükelçisi John Bass birkaç kez, “PKK’yı şiddet
kampanyasına son vermeye, silahlarını bırakmaya, meşru müzakereyi
kabul etmeye çağırıyoruz” diye açıklama yaptı. Kandil’in harekete
geçmesinde ABD’nin telkinlerinin etkili olduğu düşünülüyor.
PKK, TANSİYONU DÜŞÜRÜP YPG’YE DESTEK PEŞİNDE
PKK çözüm sürecinin başlaması yönünde samimi mi? Samimi bulunmuyor.
Tam aksine bunun Kandil’in taktik bir manevrası olduğu düşünülüyor.
PKK şu anda Suriye’deki kazanımlarına odaklanmış durumda.
Türkiye’de yeniden tek yanlı ateşkesi başlatarak tansiyonu düşürüp,
Suriye’ye yoğunlaşmak istiyor. O nedenle 3 bin militanını YPG
içinde tutmaya özen gösteriyor.
Bu arada Türkiye’de riski az ama çok ses getiren bombalı araç ve
canlı bomba eylemlerine yönelmiş durumdalar. Suriye’deki kazanımlar
PKK açısından tarihi öneme haiz. Orada hem ABD ile muhatap olan hem
önemli bir coğrafyaya hâkim olan bir güç konumundalar.
Etrafımızı koza gibi örüyor, Suriye’deki konumlarını pekiştirdikten
sonra, o güçle Türkiye’ye baskı yapmayı hedefliyorlar.