17-25 Aralık’tan sonraydı. 30 Mart yerel seçimleri için ilk kez
meydanlara çıkılıyordu. Halkın nasıl tepki vereceği önemliydi. İlk
miting Balıkesir’deydi.
Tayyip Bey, Balıkesir’de meydanı görünce rahatladı. Meydan
hıncahınç doluydu. Tayyip Bey kürsüden soruyor, millet meydandan
karşılık veriyordu. Miting bitti, İstanbul’a dönerken uçakta sohbet
ediyorduk. “Meydandan beklediğiniz ışığı aldınız mı?” diye sordum.
Tayyip Bey, “Aldım” dedi. “Meydandan o ışığı aldım, bu iş tamam”
diye tamamladı. Benzer soruyu, yasaklar referandumu sırasında
Demirel’e sorardık. Süleyman Bey, “Balkonlara bakın, sokaktaki
vatandaşın gözündeki ışığa dikkat edin” derdi.
Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliğini hangi gün onaylayacak,
sandığa hangi tarihte gidilecek diye tartışmalar yapıladursun,
Cumhurbaşkanı Erdoğan referandum kampanyasını Mersin’den başlattı
bile. Tayyip Bey, Mersin meydanından, beklediği “Evet” ışığını
aldı. AK Parti’ye ulaşan en yeni araştırma sonucuna göre
kararsızlar dağıtıldığında evet oylarının oranı yüzde 54 olarak
görünüyor. Ama Erdoğan bununla yetinmeyecek, biri iki yapmak için
çırpınacak. Çünkü Erdoğan, referandumdan çıkacak evet oylarının
içeriye de dışarıya da balans ayarı yapacağını iyi biliyor.
Cumhurbaşkanı’nın meydan performansı başarılı olduğu için kampanya
onun üzerine kurulacak. Erdoğan, toplumun önüne yeni bir heyecan,
yeni bir hedef, yeni bir rüya koymaya hazırlanıyor. “Sen evet de,
bu köhne düzen değişsin” diyecek. Muhalefetin en büyük açmazı ise
statükoyu savunuyor olmaları.
Erdoğan sistemi değiştiriyor, CHP kendi milletvekilinin Divan
kâtipliğinden istifa işini yönetmeyi dahi beceremedi. CHP, Türkiye
için vazgeçilmez bir parti. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin iç barışı
için gerekli bir lider. Ama bakar mısınız, Türkiye bir sistem
değişikliğine gidiyor, CHP bir milletvekilinin fatura kriziyle
boğuşuyor. 10 gündür bir milletvekilinin fatura krizini
yönetemeyenler, referandumu nasıl yönetecekler? Bu yönetim becerisi
ile Erdoğan’ı nasıl engelleyecekler?