ŞEHİR savaşlarının yaşandığı kış aylarında PKK terörü ön plandaydı.
Atatürk Havalimanı’na yapılan saldırıyla DEAŞ, gündemde bir adım
öne geçti.
Güvenlik birimleri, Atatürk Havalimanı’na yapılan saldırı ile
DEAŞ’ın yeni bir eylem şekli ile karşı karşıya olduğumuz uyarısında
bulunuyor. Eylemi gerçekleştiren teröristlerin Çeçen ve Dağıstan
kökenli olmaları sadece bu olaya özgü bir şey değil. 18 Haziran’da
Beylikdüzü’nde ortaya çıkarılan hücre de DEAŞ’ın Çeçen kolunu
oluşturuyordu. Canlı bomba eylemlerini gerçekleştiren ‘Dokumacılar
Grubu’nun deşifre olması ve Gaziantep’te Yunus Durmaz’ın kendisini
patlatmasından sonra DEAŞ’ın, Türkiye’ye karşı Kafkas yapılanmasını
devreye soktuğu yönünde istihbaratlar var.
DEAŞ’ın Çeçenler ile Uygurlar arasında ciddi bir yapılanması olduğu
üzerinde duruluyor. Çeçen ve Uygurlardan Türkiye sevgisi
tartışılmayacak büyük bir çoğunluk var. Ama bir de DEAŞ yapılanması
gibi bir gerçek var. Çeçen ve Uygurlara olan ilgimiz nedeniyle bu
coğrafyalardan ülkemize gelenlere toleranslı yaklaşılıyor. Güvenlik
birimlerine göre ülkemizin Kafkas kökenli DEAŞ yapılanması diye bir
problemi var ve bu sorun giderek büyüyor.
HÂLÂ GRİ ALANLAR VAR
Bunun için:
1) Yabancılarla ilgili yeni bir politika belirlenmesi ihtiyacı
üzerinde duruluyor.
Suça bulaşmış olan şahıslar sınır dışı ediliyor. Şimdiye kadar suça
bulaşmış 4 bin kişi sınır dışı edildi. Ayrıca 100 ülkeden 49 bin
kişiye giriş yasağı konuldu. Ancak hâlâ bazı gri alanlar var. DEAŞ
uluslararası bir yapılanma, o nedenle hukuki boşlukları buluyor,
mensuplarına avukat temin ediyor, bu yüzden her zaman sınır dışı
edilmeleri mümkün olmuyor. Göç İdaresi’nin geri gönderme merkezleri
ise sınırlı sayıda insanı barındırıyor. Yeni süreçte geri
göndermeyle ilgili mevzuattaki boşlukların giderilmesi, geri
gönderme merkezlerinin insan kapasitesinin artırılması talep
ediliyor. Güvenlik birimleri Göç İdaresi’yle ortak bir çalışma
yapılıp,