Milliyet aynı Milliyet ama çok yer gezdik.
Cağal- oğlu’ndan Bağcılar’a gitmek çok zor gelmişti.
Her şeye, her yere alıştığımız gibi oraya da alıştık ve tamam artık
burası son durak derken, kendimizi bir anda Çağlayan’da bulduk.
Şimdi yeniden Bağcılar’dayız.
Milliyet binası ünlü Mimar Tabanlıoğlu tarafından M şeklinde, çok
özel bir proje olarak hazırlanmıştı.
Sonrasında değiştikçe değişti.
Posta, Radikal, Fanatik, Kanal D, CNN Türk ve daha nice yayın
organı hep aynı binada doğdu.
Katlarımızdan bazılarına kardeş gazeteler yerleşti, matbaamız da
başka bir yere taşınarak Kanal D ve CNN Türk’e ev sahipliği
yaptı...
İlk yıllarda, özellikle TEM’den gelirken, adeta korku tünelinden
geçiyor gibiydik.
Tek tük araba geçerdi, gece birisi yolumuzu kesse, ne yaparız
derdik. Tam anlamıyla Allah’ın dağıydı.
Sonrasında bölge de gelişti, biz de alıştık, derken, bu kez de
patron değişti ve mekânımıza veda zamanı geldi...
Yeni binamız şehrin göbeğinde olsa da binaya bir türlü uyum
sağlayamadık.
Sağımız solumuz hastane olduğu için gün boyu siren sesleri vardı,
çevre tinercilerden geçilmiyordu, dahası trafik her zaman kilitti.
Fırtınalı günlerde ise bina uçacak gibi oluyordu.
Eski binamıza geldiğimizde, derin bir oh çekip özlem giderdik. Her
ne kadar Hürriyet ve Vatan gibi yeni komşular olsa da artık rakip
değil, kardeştik...
Bazılarını ellerimizle diktiğimiz, yıllarca, anbean büyümelerini
seyrettiğimiz ağaçlar bahçemizi adeta mini bir ormana
dönüştürmüş.
Taşınmalar hep çok zor ve sancılı olur ama bu kez hiç öyle bir
duygu yaşamadık. Çünkü her karesi Milliyet kokan yuvamıza geri
döndük...
Yurt dışı eğitim neden hayal oldu?
Dövizdeki dalgalanma, yurt dışı turizmi olduğu gibi yurt dışı
eğitimi de adeta durma noktasına getirdi.
Gitmeye hazırlananlardan pek çoğu vazgeçme noktasına gelirken,
halen öğrenimini sürdürenler, yatay geçişle, ülkeye dönmenin
yollarını arıyor.
YÖK’ün bu konuda, üniversitelere, yurt dışından dönen öğrencilere,
üniversitelerin adil davranmaları ve kolaylık sağlamaları
konusundaki bir telkini, sadece öğrencileri
değil, anne babaları da fazlasıyla rahatlatacaktır...
Böyle günlerde bizim bizden başka dostumuz olmadığını biliyorduk
ama çok acı bir şekilde biraz daha hatırlamış olduk...
Yüksek döviz kuru, eğitim adası olma yolunda ciddi adımlar atan
KKTC’yi de derinden etkileyeceğe benziyor.
Öğrenim ücretlerinin dolar ve euro’ya endeksli olması, buradaki
üniversitelerimizi bir anda tercih seçenekleri arasında en alt
sıraya itti.
Birinci yerleştirme sonunda ciddi kontenjan açıkları kalırsa, hiç
şaşırtıcı olmaz.
İşte bu yüzden üniversiteler olmasa bile hem bizim hem de onların
hükümetleri bir araya gelerek, sabit kur ya da ücretlerin TL’ye
dönüşmesi konusunda ortak bir karar almalılar. Hem de hemen, tercih
süreci tamamlanmadan. Hatta gerekirse, tercih süresini uzatarak!
Yoksa ciddi sorunlar yaşanabilir...