Murat Yetkin'den dikkat çeken yazı: Libya derken Irak da patladı

Gazeteci- yazar Murat Yetkin, bugünkü yazısında, Irak’taki ABD Büyükelçiliği baskını ve Türkiye’nin Libya hamlesine değindi. Yetkin 'Libya derken Irak da patladı. Irak krizi, Türkiye’yi Orta Doğu’daki bir sorunun daha komşusu yaptı.' dedi.

Murat Yetkin görüştüğü bir Ortadoğu uzmanının, Irak’taki baskını 1979’da İran İslam Devrimi’ndeki ABD Büyükelçiliği baskınına benzettiğini aktardı. Irak’taki baskını Ekim ayından bu yana devam eden hükümet karşıtı gösterilerle karıştırmamak gerektiğini ifade eden Yetkin, gösterilerin Irak halkının ABD ve İran etkisine karşı itirazı olarak yorumlarken, baskını ise doğrudan İran etkisine bağladı.

Libya’daki Serrac-Hafter tablosunun çok karışık ve riskli olduğunu belirten Yetkin, yeni patlak veren Irak sorununu “Türkiye’nin Orta Doğu’da bir sorunun daha komşusu oldu” diyerek özetledi.

Orta Doğu ve Akdeniz havzasında Türkiye’yi 2020’de, 2019’dan da çetin sorunlar bekliyor. diyen Yetkin'in, kişisel bloğundan etrafımızda yaşanan gelişmeleri ve geleceğe yansımalarını değerlendirdiği yazısının bir bölümü şöyle;

Libya’da riskli tablo

Oktay, daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun söylemiş olduğu gibi, Libya ile denizcilik ve güvenlik anlaşmalarıyla “Türkiye’yi Akdeniz’den koparıp karaya hapsetme planlarını bozduğunu” vurguladı. Çavuşoğlu 30 Aralık’ta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener’i ziyaret ederek Libya konusunda bilgi vermişti; MHP lideri Devlet Bahçeli zaten muhalif değildi, HDP ise hükümet tarafından muhatap alınmıyordu.

Oktay’a göre Meclis kararıyla Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışlayan bir planın uygulanamayacağı gösterilecekti. Buradaki gizli adres, ya da adresler, Kıbrıs etrafındaki gaz ve petrol arama çalışmaları çerçevesinde ittifak kuran Mısır, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum hükümetiydi. Bu gruplaşma, aslında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile birlikte Libya’da Halife Hafter yanlısı güçleri destekliyordu.

Bu tuhaf ittifakın bulduğu ortak nokta, Libya’nın BM tarafından tanınan meşru hükümetinin başındaki Feyiz el-Serrac’ın Müslüman Kardeşler bağlantılarıydı. Rusya kökenli paralı asker ordusu Wagner’in Hafter saflarında bulunma gerekçesi de aynıydı. (Daha önce Irak işgalinde Amerikan Blackwater örneğinde gördüğümüz gibi bunlar para karşılığında savaşan eski ordu, polis ve istihbarat mensubu kişilerden oluşrn “özel güvenlik şirketleri”. Serrac saflarında savaşanlar arasında Suriye’de Türkiye ve Katar’ın desteklediği, hem Esad, hem PKK/PYD, hem de IŞİD’e karşı savaşan cihatçı milislerin bulunduğu öne sürülüyordu. Oysa Hafter saflarında savaşanlar arasında Suriye’de Beşar Esad rejimine karşı (Suud desteğiyle) savaşan Selefilerden, Darfur’da kitle katliamlarından sorumlu Cancavid militanlarına dek sabıkalı gruplar bulunuyor. Bu grupların en önemli avantajı Mısır’da üslenen BAE savaş uçaklarının verdiği destek. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın geçen hafta Serrac güçlerinin en büyük ihtiyaçlarından birisinin de hava savunması olduğunu söylemesi bu yüzden.

Görülebileceği gibi gayet karışık ve riskli bir tablo var Libya’da. Öte yandan Türkiye’nin “Berlin Süreci” diye bilinen Almanya girişimindeki Libya diplomasisinin bir parçası olduğu da unutulmamalı.

İşte bu tabloyla karşı karşıyayken patlayan Irak krizi, Türkiye’yi Orta Doğu’daki bir sorunun daha komşusu yaptı.

Irak, İran-ABD savaşının sahnesi

Irak’ta Ekim ayından bu yana devam eden hükümet karşıtı gösterilerle son ABD Büyükelçiliği baskınını birbiriyle karıştırmamak gerekiyor. Gösteriler Irak halkının, evet Iraklı Şiilerin de, hem ABD, hem de İran etkisine karşı itirazıydı. Baskın ise doğrudan İran etkisine işaret ediyor.

Baskının arka planında, İran yanlısı Kataib Hizbullah militanlarının 29 Aralık’ta Kerkük’teki bir ABD üssüne roketatarla saldırması sonucu bir Amerikan paralı askerini öldürmesi yatıyor. ABD hava kuvvetleri buna Suriye sınırındaki El Kaim şehri çevresindeki beş Kataib üssüne hava saldırısı yürütüp 25 militanı öldürerek cevap verdi. 31 Aralık’ta da Haşdi Şaabi ve Kataib Hizbullah’ın çağrısıyla İran yanlısı grupların ABD Büyükelçiliğinin bulunduğu, dev bir kaleyi andıran Yeşil Bölgeye girip binayı basması ve ateşe vermesi izledi. Türk Büyükelçisi Yıldız’ın endişesini haklı çıkaran video görüntülerinde, Irak güvenlik güçlerinin baskıncıları durdurmak için pek de bir çaba sarf etmediği görülüyor.
ABD Başkanı Donald Trump saldırıdan doğrudan İran’ı sorumlu tuttu ve “uyarmıyorum, tehdit ediyorum” dedi. İsrail, ABD’nin İran’a karşı daha da bilenmesinden memnun görünüyor.

Irak, ABD-İran ihtilafının Suriye’den de sıcak bir sahnesi olmaya dönüşüyor. Türkiye şimdilik bu ihtilafın tarafı olmamaya çalışıyor. Öte yandan Irak, Suriye’deki savaş nedeniyle Türkiye’nin Orta Doğu’ya açık ticaret kapısı konumunda. Dahası, PKK ile mücadele konusunda Irak hükümetinin ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimin işbirliğine önem veriyor Ankara.

Orta Doğu ve Akdeniz havzasında Türkiye’yi 2020’de, 2019’dan da çetin sorunlar bekliyor.

Murat Yetkin'in tüm yazıları