Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Yeniad, gözyaşı kanal tıkanıklığının belirtilerini anlattı

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Yeniad, gözde sulanmanın, iltihaplanma, gözyaşı kesesi bölgesinde şişlik, apse gibi belirtilerle ortaya çıkan gözyaşı kanal tıkanıklığının göz sağlığını tehdit eden hastalıkların başında geldiğini belirtti.

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Yeniad, gözde sulanmanın, iltihaplanma, gözyaşı kesesi bölgesinde şişlik, apse gibi belirtilerle ortaya çıkan gözyaşı kanal tıkanıklığının göz sağlığını tehdit eden hastalıkların başında geldiğini söyledi.


Dr. Barış Yeniad, gözyaşının göz için hayati öneme sahip olduğunu ve net görmemizde payının büyük olduğunu ifade ederek, “ Gözyaşımız, gözyaşı bezinde üretilir. Alt ve üst göz kapaklarının iç kısmında bulunan punktum adı verilen delikler aracılığı ile gözyaşı kanalına ve burun içine akar. Bu kanalın kısmi veya tam tıkanıklığında, gözyaşı kanala akamadığından normalinden fazla gözyaşı oluşur ve gözde sulanma şikayetleri meydan gelir” dedi.


Gözyaşı kanal tıkanıklığının, doğumsal veya sonra meydana gelebildiğini kaydeden Doç.Dr. Yeniad, “Doğumsal olan gözyaşı kanal tıkanıklıklarının en büyük sebebi doğumda kaybolması gereken zarın (Hasner valvi) kaybolmayıp kanalda geçişi engellemesidir. Yeni doğan bebeklerin yüzde 5’inde bu durum görülebilir. Erişkinlerdeki tıkanıklığın ise belli bir sebebi olmamasına karşın, anatomik yapı nedeni ile hastaların yaklaşık yüzde 75’i kadındır. Daha önce burun ameliyatı geçirmiş, burun bölgesine darbe almış, sık sık göz iltihabı geçiren kişilerde tıkanıklık daha sık meydana gelebilmektedir. Tıkanıklık tek taraflı veya iki gözde birden görülebilir” diye konuştu.


Gözyaşı kanal tıkanıklığında en sık sulanma, çapaklanma, gözde kızarıklık, sabah kalkıldığında göz kapaklarında yapışıklık görüldüğünü belirten Dr. Yeniad, “Bu şikayetlerin temel sebebi oluşan gözyaşının gözyaşı kesesinde birikerek infeksiyona neden olmasıdır. Özellikle çapaklanmanın olmadığı sadece gözde sulanma şikayeti olan hastalarda kanalın başlangıç kısmında tıkanıklık olabileceği unutulmamalıdır. Bunun önemi ise kanalın farklı yerlerindeki tıkanıklıklara göre tedavinin değişmesidir. Erişkinlerde ileri derecede olan infeksiyonlarda gözün etrafında şişme ( preseptal selülit), kese hizasında basmakla iltihap boşalması gibi durumlar görülebilir. Doğuştan olan gözyaşı kanal tıkanıklıklarında öncelikle ilaçlar ile infeksiyonun önlenmesi gerekmektedir. İnfeksiyon iyileştirildikten sonra öncelikle bebek 9-12 aylık olana kadar masaj ile tedavi ilk seçenektir. Bu tedavi ile doğumsal kanal tıkanıklıklarının yüzde 90’ı açılır. Bebek 1 yaşına geldiğinde kanal halen tıkalı ise yapılması gereken sondalama işlemidir. Bu işlem, hafif bir narkoz altında özel aletler kullanılarak zarın delinmesi ve kanalın açılmasıdır. Başarısızlık halinde bu işlem bir kez daha tekrarlanabilir. İki kez yapılmasına rağmen tıkanıklık devam ediyorsa yapılması gereken silikon entübasyondur. Bu işlemde gözyaşı kanalına özel bir silikon tüp yerleştirilir, 2-3 ay sonra tüp alınır. İlk 4-5 yaşta bu tedaviler ile düzelmeyen hastalarda son çare olarak ameliyat ile yeni bir kanal oluşturulmalıdır” ifadelerini kullandı.


Yetişkin hastalarda görülen gözyaşı kanal tıkanıklıklarının ise tek tedavisinin dakriyosistorinostomi adı verilen cerrahi işlem ile yeni bir kanalın oluşturulması olduğunu vurgulayan Dr. Yeniad, “Bu işlem genel anestezi altında yapılır ve yaklaşık 30-45 dakika sürer. Burun ile gözün birleştiği bölgeden mikro kesi ile yapılan bu cerrahinin başarı oranı yüzde 90’nın üzerindedir. Hasta aynı gün evine gidebilir. Maalesef laser veya burun yolu ile yapılan girişimlerde başarı şansı daha düşüktür” açıklamalarında bulundu.