AK Parti için adeta bir felaket senaryosu yazan Akit yazarı eylül- ekim aylarından itibaren AK Parti'yi kötü günlerin beklediğinin belirtti.
Türkiye'nin dışarıdan da kıstırılmaya çalışıldığına işaret eden Dilipak, beklenen kabine değişikliğinin hala olmamasının negatif algı yarattığını yazdı.
Dilipak kabine değişikliği ile ilgili:
"Bakanlıklarda beklenen değişikliğin netleşmemesi bir sürü
spekülasyona
sebeb oluyor. Bayram da bu tartışmayla geçecek. Bana kalırsa bu
süreçte negatif ortam daha da negatif hale gelecek." ifadelerini
kullandı.
Dilipak'ın yazısında kullandığı ifadeler
Bayram sonrası, önce yavaş yavaş, daha sonra topyekûn bir
saldırıya
hazırlanıyorlar! Eylül-ekim zor geçecek gibi gözüküyor. MHP ve İyi
Parti’de
önemli gelişmeler olabilir. Ardından CHP’ye de gelecek sıra.
Babacan, Gül,
Davudoğlu cephesinde neler yaşanacak göreceğiz. Ve tabii asıl hedef
AK Parti.
“AK Parti’ye kim, neden ve nereden saldıracak?”
göreceğiz. Artık hedefte AK
Parti yok, doğrudan Erdoğan var aslında. Bu arada Suriye konusu da
sıcak.
Hele İsrail seçimleri de olsun, Kıbrıs, Ege, Doğu Akdeniz konuları
da ısınsın
biraz. Rusya, Çin, İran, Suudi Arabistan, BAE’de de durum biraz
daha netleşsin.
Biliyorsunuz BAE de, Dubai durumdan rahatsız.
Batı cephesinde de işler karışık. İngiltere, Almanya, Fransa
grubunda bir
uzlaşı yok. ABD’nin Rusya ile yapılan Orta Menzilli Nükleer
Kuvvetler
anlaşmasından çekilmesi, sadece Rusya’da değil, NATO, özellikle
Almanya ve
Balkanlar’da yeni bir krize sebeb olması sürpriz olmaz. Bu durum
Türkiye’yi
de etkileyecektir şüphesiz. Türkiye açısından her şey dönüp
dolaşıp, AK Parti
ve Erdoğan’ın geleceği ile ilişkilendiriliyor.
AK Parti’ye karşı olan birilerinin elindeki en önemli silah,
“İslamcılar”
arasında tartışma çıkarmak ve bu kesimle AK Parti arasında
çıkarılacak bir
tartışmada AK Parti’yi arka planda kıskaca almak! AK Parti içindeki
AKP’liler
de bu anlamda birilerinin beklediği fırsatı fazlası ile
veriyor.
İslamcılar ve Kemalistler ile AK Parti arasında sorun çıkarmaya
çalışanların
başka planları da var.
Abdurrahman Dilipak'ın yazının tamamı