Üst üste iki Dünya Kupası'nda iki yarı final yöneten Türk hakemimiz Cüneyt Çakır, "Bizden sonraki genç arkadaşlarımızdan beklentimiz bu çıtayı hep yukarıda tutmalarıdır. Türk hakemliği tüm turnuvalarda var olmalı" dedi.
Tecrübeli hakem Çakır, Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF)
TamSaha Dergisi'ne konuştu.
Soru-cevap şeklindeki röportaj şu şekilde;
SORU: 40 yıl aradan sonra Türk hakemliği sizinle Dünya Kupası
finalleri gördü. İlk Dünya Kupası finallerinde yarı final maçı
yönettiniz, ardından ikinci kez finallerde görev alıp bir kez daha
yarı final maçına çıktınız. Üst üste iki Dünya Kupası'nda iki yarı
final... "Bu durum Cüneyt Çakır'ın kariyeri açısından ne anlam
ifade ediyor?" sorusuna, "Bu durum Türk hakemliği ve arkanızdan
gelen hakemler için ne anlam ifade ediyor?" diye de eklemek
gerekiyor?
CEVAP: Bizim hakemlikteki en büyük amacımız ulaşabileceğimiz en üst
noktalara ulaşabilmek ve daha sonra bu başarıyı sürdürülebilir hale
getirebilmekti. Aslında sorduğunuz soru bizim başından beri
amaçladığımız şeyi çok iyi ifade ediyor. Tek bir dönem, tek bir
maç, tek bir turnuva hedeflemedik. Katılabileceğimiz tüm üst düzey
turnuvaları, o turnuvalarda sürekli aranılan, çağırılan hakem
olabilmeyi hedefledik. Çok şükür, Allah bize nasip etti. Bunun için
çok emek verdik. 2007 yılından beri 11 uluslararası üst düzey
turnuva ve organizasyona katıldık. İki kez final, 13 kez yarı final
yönettik. Hedef sürdürülebilir başarıyı elde etmek olduğundan,
önümüzdeki yeni turnuvalar için aynı heyecanla çalışmaya devam
edeceğiz. Türk hakemliği, uzun yıllar boyunca turnuvalarda temsil
edilememişti. Yola büyük bir handikapla çıkıyorduk. Çok net
söyleyeyim, Türk hakemliği uluslararası arenada genç kategorilerde
ya da zorluk derecesi daha düşük grup maçlarının ilk etaplarında
ancak görev alabiliyordu. Eylül ayı sonrası maça çıkan Türk hakemi
yok gibiydi. Biz çok şükür bunu kırdık. Çok çalışarak, doğru
hedefler koyarak, kendimizi sürekli geliştirerek, her maçımıza ilk
maçımız gibi heyecanla çıkarak Türk hakemliğini son 10 yılda tüm
üst düzey organizasyonlarda temsil etme gururunu yaşadık. Tabiî ki
çıta yükseldi. Bizden sonraki genç arkadaşlarımızdan beklentimiz bu
çıtayı hep yukarıda tutmalarıdır. Türk hakemliği tüm turnuvalarda
var olmalı. Her zaman final için, yarı final için adı geçmeli. Bu
bizim genç hakem arkadaşlarımızın omuzlarına yüklediğimiz
sorumluluktur. Bunun yapılabilir olduğunu, erişilebilir olduğunu,
Türk insanının çok çalışarak, emek vererek nerelere ulaşabileceğini
gösterdik.
SORU: Sizin her maçta takımları ve oyuncuları detaylı bir
biçimde inceleyip bir sürprizle karşılaşmamaya çok dikkat
ettiğinizi biliyoruz. Dünya Kupası öncesinde nasıl bir hazırlık
dönemi geçirdiniz? Bu hazırlıkların semeresini aldığınız birebir
örnekler var mı? Ya da "Çalışmadığım yerden geldi" dediğiniz bir
sürprizle karşılaştınız mı?
CEVAP: Eğer planlı çalışırsanız, çok çalışırsanız sorular hep
bildiğiniz yerden gelir. Tabiî ki her maç yeni bir öğretidir.
Başınıza mutlaka planlamadığınız, öngörmediğiniz yeni durumlar
gelecektir. İşte bu noktada önceden yaptığınız o çalışmaların,
kafanızda oynattığınız maç simülasyonunun ve "beklenmeyeni bekle"
felsefesinin faydasını görerek doğruyu, çıkış noktasını
bulabilirsiniz. Biz, turnuva öncesinde çok üst düzey profesyonel
bir hazırlık devresi geçirdik. Profesyonellerle çalıştık. Kamp
dönemimizi çok iyi planladık. Bütün hazırlık maçlarını izledim.
Keza yıllardır bizimle birlikte çalışan genç hakem arkadaşlarımızın
ve tecrübeli hocalarımızın da gayretleri ve özverileriyle
kurduğumuz çalışma grubu vasıtasıyla takımların, oyuncuların
analizi konusunda çalışmalar yaptık. Ayrıca FIFA'nın maç
analistleri her yöneteceğimiz maç öncesi bizlerle çalışma yaparak
bütün detayları bizlere anlattılar.
SORU: Finaller öncesinde beklentileriniz nelerdi? Bu
beklentilerinize ne kadar ulaşabildiniz? Yarı final yönetmek sizi
kesti mi?
CEVAP: Dünya Kupası'na dünyanın o an için en formda, en hazır, en
iyi 35 hakemi katılıyor. Bu gerçeği unutmamak lâzım. Kıta
kontenjanları var. Avrupa Kıtası'ndan elit kategoriden 10 hakem
katıldı. Buraya katılabilmek, seçilebilmek çok büyük bir gurur ve
başarı. Seçildiğiniz andan itibaren tek hedefiniz var. Çıkacağınız
müsabakada en iyi performansı gösterebilmek. Ancak o müsabakadan
sonra ikinci müsabakayı hedefleyebiliyorsunuz. Biz de aynen öyle
yaptık. Önce ilk maçımızı bekledik. Görev gelince elimizden gelenin
en iyisini yapmaya çalıştık. Çok şükür iyi bir müsabaka çıkardık ve
grupta ikinci bir maç aldık. Öncelikli hedefimize ulaştık. Grup
aşamasından sonra her şey olabilir çünkü ülkeler, kıtalar, daha
önce çıkılan, daha sonra çıkılabilecek müsabakalar gibi pek çok
parametre var. Bildiğiniz gibi turnuvaya devam edecek hakemler
açıklandı. O liste içerisinde yer alarak büyük bir mutluluk
yaşadık. İnanın bir noktadan sonra çıktığınız maç bir detay oluyor.
Tabiî ki yarı finalde görev alabilmek çok büyük bir başarı. Hele
bunu 2014'ten sonra ikinci kez başarabiliyor olmak çok büyük bir
başarı. Bunu Dünya Kupası tarihinde başarabilen sadece iki hakem
ekibi var ve bunlardan biri Türk hakem ekibi. Çok büyük bir
mutluluk. Şükürler olsun. Bildiğiniz gibi son iki finali Avrupalı
hakemler yönetmişti. Bu yıl finali Güney Amerikalı bir hakem
arkadaşımız yönetti. Dediğim gibi turnuvaya devam edebilmek, grup
aşamalarından sonra görev alabilmek büyük gurur.
SORU: "Cüneyt Çakır neden final maçını yönetmedi?" sorusuna
farklı cevaplar verildi. Bu sorunun cevabını sizin ağzınızdan ve
sizin açınızdan alabilir miyiz?
CEVAP: Bence yarı final çok büyük bir başarı. Şunu bir kere
aklımızda tutmakta fayda var; başarının ölçüsü asla finalde olmak
değil. 2014 yılında düzenlenen Dünya Kupası'nda son dört maça kalan
dört takım ve dört hakem ekibi vardı. Bu takımlar ve hakem
ekiplerinin arasından bu Dünya Kupası'nda son dört maça kalabilen
sadece "biz" vardık. Diğerleri bu başarıya erişemedi. Bu muhteşem
bir başarı bence. Orada olabilmek, birinci maçı alabilmek,
arkasından gruplarda ikinci maçı alabilmek, turnuvaya devam
edecekler listesinde olmak, üçüncü bir maç için lâyık görülmek,
bunun Dünya Kupası yarı finali olması büyük bir başarı. Kim ne der
bilmem ama biz çok üst düzey bir turnuvada, çok üst düzey bir
performans göstererek ülkemizi başarıyla temsil ettiğimizi
düşünüyoruz. Kamuoyundan binlerce, on binlerce tebrik mesajı aldık.
Herkese çok teşekkür ediyoruz.
SORU: Tek tek maçlara bakarsak, İran-Fas, Arjantin-Nijerya ve
İngiltere-Hırvatistan... Bu müsabakaların sizin cephenizden
kısa özetlerini alabilir miyiz? Sizi en fazla zorlayan müsabaka
hangisi oldu?
CEVAP: Çok teknik bir değerlendirme yapamam. Her maçın kendi içinde
zorlukları, özellikleri vardı. Dünya Kupası'na dünyanın en iyi
takımları katılıyor ve hepimiz bir kere daha gördük ki, üst düzey
favoriler dahi rahat maç kazanamıyor, ilk turlarda elenebiliyor.
Çok büyük bir organizasyon ve bambaşka bir enerji. Dünyanın en iyi
oyuncuları, kendilerini dünya vitrininde gösterme şansı buluyor.
Her maç final havasında geçiyor.
SORU: VAR uygulaması bir futbolsever olarak beni mutlu etti. Pek
çok hatalı karar düzeltildi. Sizin de sıkı bir VAR savunucusu
olduğunuzu biliyoruz. Dünya Kupası özelinde VAR ne getirdi, ne
götürdü? Bu uygulamanın ligimize yansımalarının nasıl olmasını
bekliyorsunuz?
CEVAP: VAR sisteminin Dünya Kupası'nda başarıyla uygulandığını
düşünüyorum. Kararlardaki doğruluk oranını ciddi ölçüde artırdı.
Özellikle de saha içinde görülemeyen bazı pozisyonların saha
kenarından izlenerek hakeme haber verilmesiyle düzelen kararlar
oldu. Bu önemliydi. Takımlar uygulamadan memnun kaldı. Yeni bir
uygulama. Çok daha etkin kullanılmaya başlanacaktır. Ligimize de
olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Zaten bunun hazırlıklarını
yaptık. Geçen yıl pek çok müsabakada sistem denendi. Her
değişikliğe olumlu bakmakta fayda var. Futbol, dünyanın 1 numaralı
sporu ve herkes güzel oyun için uğraşıyor.
SORU: Nijerya-Arjantin maçında bir penaltı kararı verdiniz VAR
sizin kararınızı doğru olarak destekledi, bir başka pozisyonda ise
VAR'ın uyarısıyla saha kenarında pozisyonu izlediniz ama kendi
kararınızda ısrar ettiniz. Aslında bu uygulamalarınız, "Son kararı
hakem verir" düsturunun da hayata geçirilişi gibiydi. Bize o
pozisyonlardaki değerlendirmelerinizi anlatır mısınız?
CEVAP: Sizin teknik değerlendirmenizi bir kenara bırakarak
değerlendirecek olursam, VAR hakemin göremediği net pozisyonlarda
hakemin uyarılması şeklinde çalışıyor. Hakemin gördüğü ve karar
verdiği pozisyonlarda ya da hakemin gördüğü ama o şekilde
değerlendirdiği gri pozisyonlarda hakeme destek sağlayacak şekilde
çalışıyor. Öncelikli amaç siyah beyaz net bir hatanın önüne
geçebilmek. Tabiî ki son karar hakemin. Hakem bu kararı verirken
ilâve bir destek unsurundan, özellikle emin olamadığı ya da
göremediği pozisyonlarda farklı kamera açılarından çekilmiş
görüntülerden faydalanıyor.
SORU: VAR uygulaması saha içinde hakem-futbolcu ilişkilerini
nasıl etkiledi?
CEVAP: Olumlu etkiledi. Kararlarınızın doğruluk yüzdesi arttıkça
sahada size duyulan güven de artar. Aldatmaları azalttı. İtirazları
azalttı. Herkesin oyuna daha çok odaklanmasını sağladı.
SORU: Bu uygulamanın taraftarların hakemlere bakışını nasıl
etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
CEVAP: Taraftarlar bunun doğru ve âdil kararlar için bir destek
uygulaması olduğunu bildiği sürece olumlu etkileyeceğini
düşünüyorum. Unutulmamalıdır ki; VAR sadece hakemler için değil
"futbol" için getirilmiş bir uygulamadır
SORU: Sizin başarı hikâyenizin arkasında Bahattin Duran ve Tarık
Ongun'la yıllardır oluşturduğunuz ekip ruhunun da önemi büyük gibi
duruyor. Bize biraz da ekipten ve iş birliğinizden söz eder
misiniz?
CEVAP: Takım çok önemli. Başarılı olmanın en önemli koşullarından
birisi bu. Her meslekte bu böyle olsa da saliseler içerisinde
birlikte karar verdiğiniz futbol hakemliğinde takımın, birlikte
düşünebilmenin, aynı doğrultuda karar verebilmenin önemi çok daha
fazla oluyor. Çok iyi bir ekibim olduğu için şanslıyım. 2010
yılından beri beraberiz. Uluslararası alanda 109 maçı birlikte
yönettik. Bu beraberliği her zaman daha iyi olabilmek için bir
fırsat olarak gördük. Birlikte düşünüp, birlikte karar
verebiliyoruz. Bu çok önemli. Türk hakemliğini her platformda büyük
bir başarıyla temsil eden, birlikte olmaktan mutluluk duyduğum
sevgili Bahattin Duran ve sevgili Tarık Ongun'a varlıkları,
özverileri ve performansları için çok teşekkür ediyorum. Keza
bugüne kadar gelişimizde bize yardımcı olan, bizim takımımız
içerisinde yer alan tüm diğer hakem arkadaşlarıma da sonsuz
teşekkürler. Biz sahada tüm hakem arkadaşlarımızı temsil ediyoruz.
Biz sahada Türk halkını temsil ediyoruz. Biz sahada 80 milyon yürek
birlikte görev yapıyoruz.
SORU: Sizin hakemliğinizin yanında iyi bir futbolcu ve futbol
izleyicisi olduğunuzu da biliyoruz. Dünya Kupalarındaki taktiksel
uygulamalar da genellikle bir sonraki kupaya kadar bir moda halini
alır. Sizce futbol açısından bu Dünya Kupası'na damga vuran
taktiksel anlayışlar nelerdi?
CEVAP: Bence bu turnuvanın en dikkat çekici özelliği duran
toplardan atılan goller oldu. Avrupa futbolu dört yarı finalistle
ön plana çıktı. Hücum futbolu oynayan takımlar başarılıydı. Maçlar
Şampiyonlar Ligi'ne kıyasla çok hızlı oynanmadı, oyun kontrolü ön
plandaydı. Bundan dolayı da sprinter oyuncuların önemi ortaya
çıktı. Hem teknik hem fizik olarak daha güçlü olan takımlar ve
oyuncular ön plandaydı. Ayrıca Fair Play öne çıkarken, talimatlar
gereği bir takım aynı puan ve averajla olmasına rağmen fazla sarı
kart gördüğü için turnuvadan elenmek zorunda kaldı.
SORU: Dünya Kupası'nda en beğendiğiniz takımlar ve oyuncular
hangileriydi?
CEVAP: Açıkçası tüm takımlar yüzde yüzlerini sahaya yansıtmaya
çalıştı. İlk maçlardan sonra kimlerin bir üst tura çıkabileceği
öngörülebilir hale geldi. Bu da takımların verdiği emeklerin
karşılığını aldığını gösteren önemli bir parametre. Bu takım çok
iyi oynadı, kazanmak için her şeyi yaptı ama diğer takım kazandı
dediğimiz bir maç hatırlamıyorum.
SORU: Bir sonraki Dünya Kupası 2022'de ve siz de o sırada 46
yaşında olacaksınız. O Dünya Kupası'yla ilgili hedefleriniz var mı?
Bundan sonrası için kariyer hedeflerinizi nasıl planlıyorsunuz?
CEVAP: Hakemlikte hedefler bitmez. İlk günkü gibi heyecanla
çalışmaya devam ediyoruz. Öncelikli hedefimiz 2020 Avrupa
Şampiyonası'na katılabilmek. Bu Avrupa Şampiyonası olduğu için
ekibimiz 4 kişiden 6 kişiye çıkacak. Yeni bir macera bizi bekliyor.
Sonrasında 2022 Dünya Kupası için konuşuruz.
SORU: Turnuvanın organizasyonel boyutu hakkında ne
düşünüyorsunuz? Ulaşım, konaklama, stadyumlar vb. pek çok şey bir
Dünya Kupası'nda olması gerektiği gibi miydi? Yoksa eksik noktalar
da var mıydı?
CEVAP: Çok büyük bir organizasyon. Çok başarılı olduğunu
düşünüyorum. Ruslar çok iyi ev sahipliği yaptı. Hiçbir olay olmadan
sonuçlandı. Her turnuvanın bir öncekinden daha iyi olduğunu
gözlemliyorum. İnşallah ülkemizde de böylesine büyük bir
organizasyonu düzenlemek nasip olur.
SORU: EURO 2024 adayı bir ülke olarak Türkiye'nin bu açılardan
içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
CEVAP: Futbolda altyapıya ve tesisleşmeye ciddi yatırımlar yapıldı.
Bu tür organizasyonları yaptık, daha büyüklerini de yapabiliriz.
Benim de katıldığım U20 Dünya Kupası yapıldı. Orada tek bir sorun
vardı. Dünyanın gelecekteki tüm starlarının yer aldığı bu turnuvada
maalesef seyirci ortalaması çok düşüktü. Tesis açısından bir
eksiğimiz yok ama rekabete fazla duyarlı bir futbol anlayışımız
var. Bunu geliştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Futbolun ne derece
zevkli bir oyun olduğunun farkına varalım lütfen. Skor seyircisi
değil spor seyircisi olalım. Oynanan oyundan zevk almaya
odaklanalım. Sonuca, sahadaki hakeme, sadece kendi takımımıza
odaklanırsak bu işin keyfini yeterince yaşayamayız. UEFA finaline
ve Şampiyonlar Ligi finaline ev sahipliği yaptık. 2019'da yine UEFA
Süper Kupa finali ve 2020'de Şampiyonlar Ligi finaline ev sahipliği
yapacağız. Bunlar Avrupa'nın en önemli futbol organizasyonları. Hem
Avrupa Şampiyonası'na hem de Dünya Kupası'na ev sahipliği
yapabilmek için her şeye sahibiz.