Üroloji ve Üroonkoloji Uzmanı Prof. Dr. Can Öbek, obezitenin
böbrekleri de etkilediğini belirterek, "Obezite ile birlikte
hipertansiyon ve sigara böbrek kanserine sebep oluyor. Böbrek
dokusundan kaynaklanan habis bir tümör olan böbrek kanseri
sıklığında 20 yıldır artış gözlenmektedir" dedi.
Üroloji ve Üroonkoloji Uzmanı Prof. Dr. Can Öbek, birçok hastalığa
neden olduğu bilinen obezitenin böbrekleri de vurduğunu kaydederek,
“Obezite ile birlikte hipertansiyon ve sigara böbrek kanserine
sebep oluyor. Böbrek dokusundan kaynaklanan habis bir tümör olan
böbrek kanseri sıklığında 20 yıldır artış gözlenmektedir.
Tedavideki tüm yeniliklere rağmen hastalığa bağlı yaşam kayıpları
artmaktadır. Hastalık çoğunlukla 60-70 yaşlarında ortaya çıkıyor.
Ancak son yıllarda artan radyolojik görüntüleme kullanımı ile çok
daha erken yaşlarda da böbrek tümörlerini teşhis ediyoruz.
Hipertansiyon da kanserin evresine ve daha agresif bir seyir
izlemesinde etkili oluyor. Böbrek kanseri tedavi edilmediği
takdirde çevre doku ve uzak organlara yayılabiliyor. Bu nedenle
erken evrede tanı konması, tedavinin başarılı olması ve iyileşme
şansının yükselmesinde de etkili oluyor. Sigara tüketimi, obezite
ve yüksek tansiyonun böbrek kanserine yol açtığı saptanmış üç
çevresel faktördür. Bu faktörlerin dışında bazı böbrek kanseri
tipleri ailevi geçişli olabilmektedir” diye konuştu.
Prof. Dr. Can Öbek sözlerine şöyle devam etti:
“Böbrek kanserinden korunma adına atılacak en önemli adımın başında
sigara kullanmamak ve obeziteye karşı önlem almak geliyor.
Böbreklerde ortaya çıkan tümörler benign (iyi huylu) ve malign
(kötü huylu) olmak üzere iki şekilde görülüyor. Ancak günümüzdeki
radyolojik görüntüleme yöntemleri ile tümörün ’iyi huylu’ ya da
’kötü huylu’ ayrımını yapabilmek mümkün olmuyor. Tümör kitlesinin
çapı büyüdükçe kötü huylu olma olasılığının arttığını biliyoruz.
Çapı dört santimin altında olan kitlelerin iyi huylu olma oranı ise
yaklaşık yüzde 30 civarındadır. Tanı koymak için bilgisayarlı
tomografi kullanılır ve ayrıca MR çekilir. Biyopsi standart bir
uygulama değildir. Çok nadir erken belirti veren böbrek kanserinde
dikkat edilmesi gereken ise şöyledir; ileri evrelerde idrarda
kanama, bel bölgesinde ağrı ve/veya şişlik belirtileri
gözlenebiliyor. Ancak hastalık bazen vücutta yüksek tansiyon, kilo
kaybı, ateş, kansızlık veya kan sayımında yükseklik, kan kalsiyum
seviyesi yükselmesi gibi bazı bulgulara da yol açabilir. Her ne
kadar bu bulgular birçok hastalıkta gözlenebilse de özellikle risk
faktörlerine sahip kişilerin daha uyanık olmasında yarar
vardır."
Böbrek kanserinin çoğu başka nedenlerle yapılan ultrasonografi,
tomografi veya MR gibi görüntülemelerde tesadüfen saptandığını
anlatan Prof. Dr. Öbek, “Şans eseri tespit edilen tümörler
genellikle erken evrede oluyor ve tedavisi de daha kolay
gerçekleşiyor. Böbrek kanserinde cerrahi tedaviye başvurulur.
Cerrahide amaç, hastanın durumuna göre, mümkün olduğunca kitlenin
çıkarılıp böbrek dokusunun korunmasını sağlamaktır. Bu sayede
kişinin kalp hastalıkları riski de azaltılmaktadır. Ancak bunun
mümkün olamadığı durumlarda hastalıklı böbreğin tamamı çıkartılır.
Ameliyat robot yardımlı veya klasik laparoskopik ameliyatla da
gerçekleştirilebilir. Son yıllarda hastalığın moleküler düzeyde
gelişimine ait bilgiler arttıkça özellikle bağışıklık sistemi
üzerinden etkili yeni ilaçlar böbrek kanserinin ileri evrelerinde
başarıyla kullanılmaya başlanmıştır” şeklinde konuştu.