Prof.Dr. Korhan Kahraman, her 10 kadından 1’inde polikistik over sendromu görüldüğünü söyledi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Jinekolojik Onkoloji Prof.
Dr. Korhan Kahraman, polikistik over sendromuna ilişkin, "Hastalık
sıklıkla geç ergenlik ve genç erişkin yaş dönemlerinde 1825 yaş
aralığında ortaya çıkmaktadır" dedi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Korhan Kahraman,
polikistik over sendromunun (PKOS) tüm dünyada oldukça yaygın
görülen bir hastalık olup yaklaşık olarak her 10 genç kadından
birinde görüldüğüne dikkat çekerek, "Hastalık sıklıkla geç ergenlik
ve genç erişkin yaş dönemlerinde 1825 yaş aralığında ortaya
çıkmaktadır. Temelde bir yumurtalık hastalığı olmakla birlikte
nedenlerinin karmaşıklığı ve etkilerinin vücudun birçok sisteminde
görülebilmesi nedeniyle bir hastalıktan çok bir sendrom olarak
adlandırılmaktadır. Polikistik over sendromu, tanımlanması oldukça
eskilere dayanan bir hastalık olmasına rağmen; nedenleri, etkileri
ve tedavisi alanında günümüzde en çok çalışma yapılan ve hala
aydınlatılmaya muhtaç bilinmezlikler içeren tıbbın ’gizemli’
hastalıklarından biri olmaya devam etmektedir. Genetik, ailesel
yatkınlık, çevresel faktörler, etnik köken ve obezite gibi birçok
faktör hastalığın ortaya çıkmasında rol alabilmektedir. Bunlar
içerisinde genetik olarak yumurtalığın ’sıra dışı’ davranış biçimi
hastalığın ortaya çıkışında temel bir neden olarak görülmektedir"
diye konuştu.
"Yumurtalıkta görülen ana problem, aylık düzenli olması gereken
yumurtlamanın tamamen ya da kısmi olarak gerçekleşmemesidir" diyen
Kahraman sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Bu durumun sonucu olarak, aylık olması gereken rutin adet döngüsü
gerçekleşmemekte ve adet kanamaları gecikerek sıklıkla 35 günden
daha uzun aralıklarla ve süresi öngörülemeyen bir gecikme ile
gerçekleşmektedir. Kronik yumurtlayamama probleminin klinik
yansıması olarak, hastalar sıklıkla ’adet görmüyorum’ ya da ’23
ayda bir adet görüyorum’ şeklinde bir ifade ile hekime
başvurmaktadırlar. Yaygın görülen bir diğer klinik problem ise
’hirsutizm’ olarak adlandırılan durum olup bu ifade, vücudun
erkeklere özgü alanlarında ortaya çıkan ve erkeksi kıl yapısına
sahip tüylenmenin belirgin bir şekilde kadınlarda görülmesini
tanımlar. Hirsutizm, normalde kadınlarda düşük seviyelerde olan
erkeklik hormonlarının, PKOS’nun neden olduğu bir dizi değişiklik
neticesinde, daha fazla miktarda üretilmesi veya hormon seviyeleri
normal seviyelerde olsa dahiartmış etkinliğinin bir yansıması
olarak ortaya çıkmaktadır. Kadınlarda erkeklik hormonun etkisindeki
bu artış ’androjenizm’ olarak adlandırılan bir dizi değişikliğe
neden olur ve hirsutizm bunlardan en sık görülenidir. Polikistik
over sendromlu genç kadınlarda ikinci sıklıkta görülen androjenik
belirti sivilce problemidir. Erkek tipi saç dökülmesi nadir olmakla
birlikte kimi zaman bir diğer androgenik bulgu olarak karşımıza
çıkabilmektedir. Polikistik over sendromlu genç kızlarda görülen
artmış erkeklik hormon seviyelerini ana kaynağı yumurtalıklar
olmakla birlikte, böbrek üstü bezleri ve vücuttaki yağ hücreleri de
bu hormonların artışında rol alan diğer yapılardır."
Polikisitik over sendromlu bireylerde yaygın olarak görülen problemlerden birinin de kilo fazlalığı olduğuna vurgu yapan Kahraman, "Olguların yaklaşık yarısında vücut ağırlığı ideal kilonunun üzerindedir. Vücuttaki yağ kütlesi ile hastalığın yaygın problemleri (adet düzensizliği, androjenizm) arasında direkt ve sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Bu nedenle tedavide ana faktörlerden biri fazla kiloların, diyet ve egzersiz programları ile kontrol altına alınmasıdır. İnsülin hormonuna direnç (insülin rezistansı) veglukoz kan düzeylerinin yüksekliği (glikozin toleransı) PKOS’dasık görülen metabolik değişikliklerden olup bu durumların varlığı ilerleyen yaşlarda şeker hastalığı için önemli bir risk artışına neden olabilmektedir" ifadelerini kullandı.
Kahraman, çocuk sahibi olamama probleminin de, PKOS’lu bireylerde görülen yumurtlama sorununun bir sonucu olarak ortaya çıktığını kaydederek, "Kadına ait çocuk sahibi olamama (infertilite) nedenleri arasında PKOS ile ilişkili yumurtlama sorunları, azımsanamayacak oranlarda bir nedensel sıklığa sahip olup kimi zaman hastaların kliniklere esas başvuru nedeni olabilmektedir. Uzun süreli yumurtalık fonksiyon bozukluklarının neden olduğu hormonal düzensizlik, rahim iç duvarının estrojen hormonu ile uygunsuz ve kontrolsüz uyarımına neden olarak rahim iç duvarının kalınlaşmasına ve kimi zamanda bu alanda ortaya çıkan rahim kanserleri (endometrium kanseri) için az da olsa bir risk artışına neden olabilmektedir. İnsülin hormonu metabolizmasındaki değişikliklerin de bu riske katkı sağladığı bilinmektedir. Tedavide temel yaklaşım, yaşam stilinin bu sendromun halihazırda var olan etkilerini (adet düzensizliği, androjenizm, çocuk sahibi olamama)veya ileride ortaya çıkması muhtemel uzun dönem risklerinin (Diyabet, kalpdamar hastalıkları, kanser vs.) azaltılmasına yönelik düzenlenmesidir. Fazla kiloların veya yağ kütlesinin, düşük karbonhidratlı diyet ve egzersiz ile azaltılması esastır. Bozulmuş olan adet ritminin, doğum kontrol hapları ile düzenlenmesi yaygın olarak kullanılan farmakolojik (ilaç) tedavi stratejilerinden biridir. PKOS’da kullanılan doğum kontrol ilaçlarının temel özelliklerinden birisi içeriğindeki hormonların (progestin) antiandrojenik yani erkeklik hormonunun etkilerini engelleyen özellikte olmasıdır. Bu özellikteki doğum kontrol hapları, bozulmuş olan adet döngüsünü düzenlemenin yanında erkek tipi tüylenme, sivilce ve saç dökülmesi gibi problemleri de azalmakta veya tamamen ortadan kaldırabilmektedir. Çocuk sahibi olmak isteyen ve PKOS nedeniyle bu şansı yakalayamayan bireylerde temel tedavi seçenekleri, yumurtlamayı yeniden sağlayıcı ilaçların kullanıldığı bir dizi yardımcı üreme tekniğinin kullanımını kapsar" açıklamasında bulundu.