İşte Hilal Kaplan'ın yazısı:
"Sekiz gün deprem bölgesinde kaldım. 24 saat çalıştığım oldu.
Bebek kıyafetlerinin üzerinden geçtiğim anlar oldu. Hâlâ yaşıyorum
o anları. Ben yüz kızartıcı bir suç işlemedim. Para çalmadım.
Arsızlık yapmadım. Ama işyerinden eşyalarımı almama bile izin
vermediler."
Abulhamit Karabulut, Çin'de mimarlık okuyup sonrasında
ülkesine dönmüş. Deprem haberinden sonraki iki
gün İstanbul'daki yardım faaliyetlerine Üsküdar Belediyesi
koordinasyondaki alanlarda gönüllü olarak katılmış, Çin'den gelen
arama kurtarma ekibinin tercüman ihtiyacını duyar duymaz ise
bölgeye gitmeye karar vermiş.
Afrika'da inşaat işleri yapan General Dış Ticaret'in İnsan
Kaynakları'nı bilgilendirmiş ama patrona yurtdışında olduğu için
hemen ulaşılamamış. Ulaşıldıktan sonra da iş akdinin
sonlandırılacağı bilgisi gelmiş. O sırada havaalanında bekleyen
Karabulut yine de tereddüt etmeden uçağa binmiş. Döndüğünde ise hem
kovulduğunu hem de eşyalarını alıp veda etmek için bile şirkete
gelemeyeceği bildirilmiş.
...