Bediüzzaman gazete okur muydu?

Lazgin Demir: “Gazete çıkarmaya Üstad Hazretleri’nin bakışı nasıldır? Bazıları bunu tenkit ediyor. Bunlara nasıl bir cevap verebiliriz?”Bir Gazete Haberinin Vesile Olduğu Kükreyiş Bediüzzaman Hazretleri...

Lazgin Demir: “Gazete çıkarmaya Üstad Hazretleri’nin bakışı nasıldır? Bazıları bunu tenkit ediyor. Bunlara nasıl bir cevap verebiliriz?”
Bir Gazete Haberinin Vesile Olduğu Kükreyiş

Bediüzzaman Hazretleri hem Eski Said döneminde, hem Üçüncü Said döneminde gazeteye ilgi duyuştur, yer yer okumuştur, okutmuştur ve makale yazmıştır. Hatta Eski Said Dönemi yazılarının birçoğu o dönemde gazetelerde Üstad Hazretleri’nin neşrettiği makalelerdir.

1900’lü yılların başında Van Valisi Tahir Paşa konağında kalırken, Vali kendisine bir gazete haberini okur. Haberde İngiliz Sömürgeler Bakanı Gladstone’nun, Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmasında, “Bu Kur’ân Müslümanların elinde kaldıkça biz onlara hakikî hakim olamayız. Ya bu Kur’ân’ı onların elinden alacağız, ya da Müslümanları Kur’ân’dan soğutacağız.” dediği yazıyor.

Bu haberi okuyunca aslanlar gibi kükreyen Bediüzzaman, “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülemez manevî bir güneş hükmünde olduğunu bütün dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim“ diyerek feveran eder. Yıllar sonra bu feveranın Risale-i Nur’un doğuşunu netice verdiğini görüyoruz.1 Düşünün ki: Risale-i Nur’u netice veren bir kükreyiş, bir gazete haberi vesilesiyle olmuştur.

Eski Said Döneminde Gazetelerde Makaleler Yazar

Bediüzzaman 1907’de İstanbul’a geldiğinde, İstanbul’da “hürriyet, meşrûtiyet, hukuk, adalet, istibdat” gibi kavramların tartışıldığını görür. Ve bu tartışmalara katılır. Gazetelerde makaleler yazar.2 Serbesti, Volkan, Mizan gibi gazetelerde meşrûtiyet (demokrasi), hürriyet ve istibdadın şer’î açıdan nasıl anlaşılması gerektiğini açıklar. Âlimleri, talebeleri, askerleri, hamalları, halkı ve herkesi gazetelerde Kur’ân adına hürriyete ve meşrûtiyete sahip çıkmaya çağırır.3 Hatta dâvâsında öyle iddialıdır ki, bilâhare, “Gazetelerde neşrettiğim umum makalatımdaki umum hakaikte (hakikatlerde) nihayet derece musırrım (ısrarlıyım)”4 demekten kendisini alamaz.

Bediüzzaman İslâm ahlâkına zarar verici yayın yapan gazeteleri de yine gazeteler yoluyla uyarır. Sonradan bu uyarısını şöyle izah etmekten çekinmez “Ben de gazetelerde onları reddeden makaleler neşrettim. Dedim ki, ‘edipler edepli olmalı, hem de edebî İslâmiyye ile müteeddip olmalı.”5

Üçüncü Said Döneminde Gazeteleri Okutur

1950’den sonra Üstad Hazretleri Üçüncü Said dönemine geçtiğinde ülkemizde çok partili demokratik süreç başladı. Gazetelere uygulanan yasaklar kalktı. Doğruları yazan gazeteler çoğaldı. Bu dönemde Üstad Hazretleri de gazetelerle tekrar ilgilenmeye başladı. Gazeteleri kendilerine aldırmaya ve okutmaya başladı.6 Zeki Çalışkan gazeteleri bayiden alır, Üstad’a getirir. Üstad Hazretleri ise gösterdiği yerleri Zübeyir Ağabey’e okuturdu.7

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Zerreler beka âleminin cüzleridir 22 Nisan 2018 | 221 Okunma İnsan yaratılışı kopya edemez 02 Ekim 2017 | 242 Okunma Duânın en tatlı meyvesi nedir? 30 Eylül 2017 | 506 Okunma Celcelutiye’de niçin Süryanice kullanıldı? 29 Eylül 2017 | 617 Okunma Ye’cüc ve me’cüc çıkmış mıdır? 28 Eylül 2017 | 705 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar