Namaz, ibadet-i bedeniyedir

Namaz, bedenle yapılan bir ibadet olduğundan, başkası yerine kılınamaz. Herkesin kendi kılması lazımdır. Sual: Bir kimse, kılmadığı namazları, para verip başkasına kıldırabilir mi veya...

Namaz, bedenle yapılan bir ibadet olduğundan, başkası yerine kılınamaz. Herkesin kendi kılması lazımdır.

Sual: Bir kimse, kılmadığı namazları, para verip başkasına kıldırabilir mi veya kılmadığı namazlar için, oruçta olduğu gibi fakirlere fidye, para verebilir mi?
Cevap: Namaz, İbadet-i bedeniye yani bedenle yapılan bir ibadet olduğundan, başkası yerine kılınamaz. Herkesin kendi kılması lazımdır. Ağır hasta ve çok ihtiyar olan kimse, namaz yerine fakire fidye, para veremez. Halbuki, oruç yerine fidye vermesi lazımdır. Halebî-i kebîrde deniyor ki:
“Özürlü ve özürsüz olarak namazı terk edenin, bunun farzını kaza etmesi lazımdır. Yalnız Hanbeli mezhebinde, namazı özürsüz terk eden mürted olacağı için, namazını kaza etmesi lazım olmaz. Önce, küfürden tövbe etmesi lazım olur. Namaz kılmak, farz olduğu için, inanmayan kafir olur. İnanıp da, terk eden, yani özürsüz kılmayan fasık olur. Kitap, sünnet ve icma ile açıkça bildirilmiş olan farzların hepsi böyledir. İctihad ile anlaşılmış farzlara Mukayyed denir. Bunlara inanmayan kâfir olmaz.” Bunlara da ehemmiyet vermeyen, aklına uyup, müctehidin hükmünü beğenmeyen kâfir olur. Dürr-ül-muhtârda buyuruluyor ki:
“Farz namazı, özrü olmadan, vakti geçtikten sonra kılmak, yani kazaya bırakmak haramdır.”
Câmi-ul-ezherin Cameroun cumhuriyyetindeki mümessili, üstâz İbrâhîm Muhammed Neşât, İslâm kültürü kitabında diyor ki:
“Namazı bilerek terk etmenin büyük günah olduğunu ve farzları hemen kaza etmenin farz olduğunu, cumhûr-ı ulemâ bildirmektedir. İbni Teymiyye, namazı amden, bilerek terk edenin kaza etmesi lazım değildir. Kaza kılması sahih olmaz. Çok nafile kılması, çok hayrat, hasenat ve istiğfar yapması lazım olur dedi. Daha önce İbni Hazm da, uzun yazıları ile böyle uygunsuz fikirler ortaya atmıştı.”
İbni Teymiyye ve İbni Hazm, hükmü şüpheli olan âyet-i kerimeleri ve hadis-i şerifleri tevil ettiler. Yani, yanlış manalar vererek, Ehl-i sünnetten ayrıldılar. Böylece, hayırlı işlerin, namaz yerine geçeceği sapıklığını da körüklemiş oldular. İslâmiyette açtıkları yaraların en zararlı olanlarından biri de, maalesef bu olmuştur.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Zekâtı verilmeyen mallar 25 Mart 2024 | 324 Okunma Mübarek üç aylar 07 Ocak 2024 | 121 Okunma İslamiyete hürmet edenle etmeyenin farkı 06 Ocak 2024 | 63 Okunma Cihad, çapulculuk değildir! 05 Ocak 2024 | 141 Okunma Mübarek isim ve resimleri yere sermek 04 Ocak 2024 | 101 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar