Halep dramı, Osmanlı’nın hâlâ devam eden tasfiye mücadelesidir

Günlerdir, haftalardır, aylardır ve hattâ senelerdir Sykes-Picot Anlaşması’ndan bahsediyoruz ve bu anlaşma Halep’te yaşanan insanlık faciasının da sebebi gösteriliyor. Peki, bu yorumların ne kadarı...

Günlerdir, haftalardır, aylardır ve hattâ senelerdir Sykes-Picot Anlaşması’ndan bahsediyoruz ve bu anlaşma Halep’te yaşanan insanlık faciasının da sebebi gösteriliyor.

Peki, bu yorumların ne kadarı doğru?

İngiliz asker ve sonraki senelerin politikacısı Sir Mark Sykes ile Fransız diplomat François Georges-Picot’nun 1916’da hazırladıkları ve o tarihten itibaren “Sykes-Picot Anlaşması” denen belge ile belgenin ilâvesi olan harita, mâlûm, Ortadoğu’nun ve Doğu Anadolu’nun paylaşımı hakkındadır. İngiltere ile Fransa, Ortadoğu’da sahip olacakları bölgeleri belirlerlerken Fransızlar Anadolu’nun güneydoğusunu da almakta ve Rusya’ya İstanbul’u, Boğazlar’ı ve Doğu Anadolu’yu lûtfetmektedirler.

Bölgede yaşanan bütün belâların sebebi bize göre hep Sykes-Picot’dur ama anlaşma metninin tamamını acaba kaçımız okumuş ve paylaşım haritasını ciddi şekilde hangimiz gözden geçirmişizdir diye hep merak etmişimdir...

Zira, Sykes-Picot bahsinde öylesine hatalar yapıyoruz ki, metni ve haritayı iyice incelemediğimiz hemen belli oluyor... BİR

TASLAK OLARAK KALDI

Sykes-Picot hayata geçmiş bir anlaşma değil, sadece bir taslaktı. Üstelik, müttefiklerin cephelerde büyük hayal kırıklıkları yaşadıkları ve kesin galibiyetin pek mümkün görülmediği bir dönemde, yani Çanakkale ve Kuttulâmare bozgunlarının hemen ardından hazırlanmıştı ve bir “temennî belgesi” idi.

Anlaşma ile gerçi Ortadoğu’nun paylaşımı hedeflenmiş ve Birinci Dünya Harbi’nin galibi olan büyük güçler savaştan sonra bölgede kuracakları hâkimiyet alanlarını belirlemeye çalışmışlardı, ancak Sykes-Picot’da hayâl edilen sınırlar ile savaş sonrasının sınırları farklı oldu ve asıl hayal kırıklığı petrol bölgelerinde yaşandı.

Biz, senelerden buyana “Birinci Dünya Savaşı’nın en önemli sebebi, İngilizler’in petrol bölgelerimizi, özellikle de Musul’u ele geçirme çabası idi” deyip dururuz ama Sykes-Picot’ya göre Musul ve çevresi İngiliz değil, Fransız bölgesi olacak; İngiltere sadece Kerkük’ü elde edecekti... Üstelik bir Yahudi devletinin, yani bugünün Ortadoğusu’nda en büyük aktörlerden olan İsrail’in kuruluşu hakkında Sykes-Picot’da bahis bile yoktu, bu işin öncülüğünü 1917’de yayınlanan Balfour Deklarasyonu ile İngilizler yapacaklardı.

Hattâ, İngiltere ile Fransa daha savaşın devam ettiği senelerde bile Sykes-Picot yüzünden gizlice de olsa birbirlerine kazık üstüne kazık atmışlar; aralarında hem diplomatik, hem de silâhlı bir rekabet yaşanmış, İngiltere Başbakanı Lloyd George resmî toplantılarda “Ulan ben bu anlaşmanın...” diye Sykes-Picot’ya açıkça veryansın edecek hâle gelmişti. Müttefikler arasındaki gerilim öylesine artmıştı ki, Fransa Başbakanı Georges Clemenceau savaştan sonra yapılan görüşmelerde İngilizler’e Sykes-Picot’dan vazgeçtiklerini tebliğ etmiş ve taraflar Ortadoğu’yu başka şekilde paylaşma çabalarına girişmişlerdi.

SAN REMO’YU ÖĞRENMELİYİZ!

Senelerden buyana Sykes-Picot’ya takılıp kaldığımız için, savaştan hemen sonraki bir başka faaliyet gözümüzden hep kaçmıştır: 19-26 Nisan 1920’de yapılan; İngiltere, Fransa ve İtalya başbakanlarının katıldığı San Remo Konferansı’ndan sözediyorum...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Anketçilerin üzerinden öyle bir silindir geçti ki, Allah düşmanımı bile bu kadar rezil etmesin! 27 Mayıs 2023 | 901 Okunma Hayvanat bahçesi 18 Mayıs 2023 | 511 Okunma Postallı demokratlar 10 Mayıs 2023 | 790 Okunma Fazıl Say'ın bestelediği 100. Yıl Marşı'nın üzerinde intihalin gölgesi var! 28 Nisan 2023 | 674 Okunma Bu da benim "100. Yıl Marşı" önerim: "Çıktık açık alınla yüz yılda her savaştan" 25 Nisan 2023 | 293 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar