Eski ekol siyasetçiler sorunları kriz stokuna aktarırlardı
Sevgili Engin Ardıç da yazmıştı...1974'teki askeri harekâttan sonra Bülent Ecevit "Kıbrıs Fatihi" olmanın büyüsüne kapılıp bunu seçim zaferine dönüştürmeye çalışmak yerine...
Sevgili Engin Ardıç da yazmıştı...
1974'teki askeri harekâttan sonra Bülent Ecevit "Kıbrıs Fatihi" olmanın büyüsüne kapılıp bunu seçim zaferine dönüştürmeye çalışmak yerine çözüm için uluslararası konjonktürü değerlendirseydi, ne 12 Eylül 1980 darbesi olurdu, ne de Kıbrıs bir kriz konusu olarak bugüne kadar Türk dış politikası üzerindeki ipotek konumunda bulunurdu.
Çözüm çabaları
O günleri yaşayanlar hatırlar. Bizim Kıbrıs'a askeri müdahalemiz ertesinde Yunanistan'daki Albaylar Cuntası devrilmiş, Karamanlis sürgünden Atina'ya dönmüş ve bu ülkeye yeniden demokrasi gelmişti. Amerika da Kıbrıs'ta kalıcı çözüm için Ankara ile Atina arasında mekik diplomasisini başlatmıştı.
Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Kissinger mekik diplomasisinin baş aktörüydü.
Ecevit-Erbakan anlaşmazlığı
Ama Başbakan Ecevit ile başbakan yardımcısı Erbakan arasında "Kim Kıbrıs Fatihi olacak" konulu anlaşmazlık zirveye ulaşınca Ecevit koalisyonu bozdu. Erken seçim arayışına girdi.
Ne var ki artık ipler Demirel'deydi...
Sadi Irmak başbakanlığındaki geçici hükümetten sonra Demirel 1975'te Milliyetçi Cephe hükümetini kurdu.
Sonuçta 1977'ye kadar seçim yapılamadı.
Kıbrıs'ta çözüm de gündemden çıktı.
Bu gelişmeleri Amerikan ambargosu ve 12 Eylül 1980'deki askeri darbe izledi.