Yağma, sıkıyönetim, anarşi...

GÜNÜN TARİHİ: 28.4.1909-19-60Yakın tarihe damgasını vuran üç önemli hadise var ki, üçü de 28 Nisan’da vuku buldu. Birincisi: Yıldız Sarayı yağması. İkincisi:...

GÜNÜN TARİHİ: 28.4.1909-19-60
Yakın tarihe damgasını vuran üç önemli hadise var ki, üçü de 28 Nisan’da vuku buldu.

Birincisi: Yıldız Sarayı yağması.

İkincisi: İttihadçıların yargılanması.

Üçüncüsü: İlk anarşik hadise.

Şimdi, sırasıyla bu konuların kısaca gelişme seyrine bakalım.

Yıldız Sarayı yağmalandı

Sultan II. Abdülhamid'i tahttan indiren İttihatçı çapulcular, aynı zamanda tarihin en çirkin, en iğrenç hırsızlık olaylarından birini de irtikâp etmiş oldular.

Yıldız Sarayı'nda bulunan Sultan Abdülhamid'in şahsına, ailesine ve hatta saltanata ait değerli eşyanın hemen tamamını sandıklara doldurup ve bir kısmını da alenen gasp ve garet edip götüren yağmacılar, ayrıca kütüphanede bulunan pekçok kitap ve evrakı da ateşe vermek sûretiyle ihanete varan en büyük cinayeti işlemiş oldular.

Saraydan hırsızlanarak götürülen değerli eşyanın âkibeti hakkında da esaslı bir mâlumat yok... İşte, bu büyük tâlân ve soygun hadisesinden de anlaşılıyor ki, Selânik merkezli Hareket Ordusu’nun asıl maksadı, iddia edildiği gibi “31 Mart isyanını durdurmak, sükûneti sağlamak, meşrûtiyeti korumak” falan değildir.

Bu çapulcu sürüsünün yapıp ettiklerine bakıldığında, temelde Osmanlıya düşmanlıktan, hürriyet ve meşrûtiyete karşı duyulan hazımsızlıktan başka birşey görünmüyor. Gerisi bahanedir, lâf û güzâftır, çalınacak minareye kılıf hazırlamaktır ve tatbik edilecek şiddetli istibdat rejimine göz boyama gerekçeler hazırlamaktan ibarettir.

Evet, herşey bir yana, sadece şu Yıldız Sarayı yağması dahi, Hareket Ordusu’nun arkasına gizlenmiş olan müfsit şebekenin sûiniyet ve ihanetinin bâriz bir göstergesidir.

10 yıl sonraki Divân-ı Harb

Osmanlı'nın son döneminde kurulan Divân-ı Harb-i Örfî (Sıkıyönetim Mahkemesi’nin on yıl arayla değişen karakteristik yapısı, "etme-bulma dünyası" bakımından son derece çarpıcı bir örnektir.

27 Nisan 1909'da Sultan Abdülhamid'i deviren ve Meşrûtiyetin canına okuyarak muhaliflerini Divân-ı Harb-i Örfî'de yargılatan İttihatçılar, kaderin garip tecellisi olarak, kendileri de tam tamına 10 yıl sonra aynı Divân-ı Harb-i Örfî'ye sevk edildiler: 28 Nisan 1919'da İstanbul'da fiilen çalışmaya başlayan mahkeme, savaş suçlusu (I. Dünya) olarak addedilen asker-sivil İttihatçıları yargılamaya başladı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Meşrûtiyetten önceki Şûrâ 01 Nisan 2018 | 242 Okunma Türk Ocakları ve Barbaros heykeli 25 Mart 2018 | 169 Okunma İki Çanakkale var 18 Mart 2018 | 168 Okunma Yeşilaycıydı; katledildi 05 Mart 2018 | 204 Okunma Seferberlik hâli 27 Şubat 2018 | 235 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar