Gülen baştan beri mi haindi?

15 Temmuz kanlı darbe girişimindeki canilik, canavarlık, F. Gülen’in hainliği konusunda toplumun tamamında bir tereddüt bırakmadı. Eldeki belgeler, darbe girişiminin tepesinde olanların itirafları ile - ki Başbakan...

15 Temmuz kanlı darbe girişimindeki canilik, canavarlık, F. Gülen’in hainliği konusunda toplumun tamamında bir tereddüt bırakmadı. Eldeki belgeler, darbe girişiminin tepesinde olanların itirafları ile - ki Başbakan Yıldırım’ın ifadesiyle bülbül gibi ötüyorlar- 15 Temmuz kalkışmasının, FETÖ’nün işi olduğunda hiç şüphe yok. 

Geçmişteki adıyla Gülen cemaatiyle, Hizmet Hareketi ile bağlantısı olan, himmet/burs veren, yardım eden, destekleyen, bilhassa Gülen’i tanımış, hele hele onunla bir sohbet zemininde bulunmuş insanların kafasında şimdi ortak bir soru var: F. Gülen, baştan beri mi ihanetin içindeydi, yoksa sonradan mı yabancı istihbarat servislerinin, üst aklın adamı oldu?

1960 darbesinden itibaren başta ABD, İsrail, İngiltere ve Almanya’nın Türkiye’deki İslamî uyanışın emarelerini masaya yatırdıkları bir sır değil. Bizim “uyanış”, “diriliş” diyebileceğimiz her mayalanmayı yakın takibe aldıkları da sır değil. Böyle olunca Batılı istihbarat teşkilatlarının, bu arada İran’ın, “sağ”daki her oluşuma; takip, kontrol, yönlendirme, kullanma adına ilgi gösterdikleri de sır olmasa gerek... Bu ilgilenmeyi, doğrudan kendi ajanları ile değil de bizim istihbarat teşkilatlarımıza sızmış kripto elemanları, özellikle asker içindeki cuntacılar marifetiyle yaptıklarını düşünmek daha doğru olur.

Böyle olunca şimdi geriye dönüp baktığımızda bu ilgiden, F. Gülen’in de payına düşeni aldığını artık biliyoruz. Bilhassa 15 Temmuz darbe girişimi, Gülen’in en baştan beri, ihanetin tezgâhında olduğunu gösteriyor.

Bu konuda Yeni Şafak gazetesinin, Gülen’in 1960’lı yıllardaki masonluğu ile ilgili iddialarını da yabana atmamak gerekir.

İhanetin sırrı, büyük gizliliktedir. Gülen, kendisini çok iyi gizlediği gibi devlet içinde kurduğu otonom yapının elemanlarını da akıl almayacak ölçüde gizlemiştir. Düşününüz, Cumhurbaşkanının yaverleri, Genelkurmay Başkanının ve komutanların emir subayları yıllarca kendilerini gizlemişler. Bu sadece Gülen’in kabiliyeti ile olamaz. Yabancı istihbarat servislerinin profesyonel uzmanlık desteği, teknik yardımı, koruma ve kollaması olmadan bu çapta yaygın ve derinlemesine bir gizlilik mümkün değildir. 

Gülen’in, özellikle Yeşil Kart sahibi olma meselesinde CIA’den aleni destek alması Gülen-ABD bağlantısının artık açık edilebileceği bir safhaya gelindiğini gösterir.

Yargılama safhasında Gülen’in adamlarından muhtemelen Mustafa Özcan’ın İstanbul’da kimler üzerinden CIA ile bağlantılar kurduğu da ortaya çıkabilir/çıkarılabilir. Çünkü benim görebildiğim kadarıyla, Gülen 1 numara ise M. Özcan 2 numaradır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Erdoğan güven, Kılıçdaroğlu endişe kaynağı... 27 Mayıs 2023 | 576 Okunma Özdağ-Kılıçdaroğlu-HDP: Toplu intihar… 25 Mayıs 2023 | 1.518 Okunma CHP-FETÖ irtibatlarını unutmayalım 20 Mayıs 2023 | 369 Okunma Sinan Oğan, küresel baskıya dayanabilir mi? 18 Mayıs 2023 | 3.610 Okunma Erdoğan ile 14 Mayıs destanı yazılırken… 13 Mayıs 2023 | 1.148 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar