Sergi değil, “İstanbul Limanı”nın hikâyesi!.

İstanbul Modern'in o dünyalar güzeli, benzeri olmayan manzaralı terasında oturuyorum.. Hemen önüne yanaşmış o Hilton büyüklüğünde gezi gemileri yok, ikidir. Bu yüzden, Galata Köprüsü'nden başlayarak...

İstanbul Modern'in o dünyalar güzeli, benzeri olmayan manzaralı terasında oturuyorum.. Hemen önüne yanaşmış o Hilton büyüklüğünde gezi gemileri yok, ikidir. Bu yüzden, Galata Köprüsü'nden başlayarak Boğaziçi Köprüsü'ne o emsalsiz manzaraya bakabiliyorum.
İstanbul o muhteşem silueti ile Yedi Tepe.. Topkapı Sarayı, Gülhane Parkı denize iniyor. Derinlerde gemiler bekliyor, Boğaz'a girmek için.. Karşısı Kadıköy, Haydarpaşa.. Beylerbeyi.. Arada gidip gelen şehir hattı vapurları, arabalı vapurlar..
Anneannem, Kadıköy'de denizi gören evimizin penceresinde oturur, arada beni çağırırdı..
"Bak Hıncal, sarayım geliyor!.." Geceleri ışıklar içindeki araba vapuru, Saray gibi görünürdü gerçekten denizi tarayan ışıldağı ile.. Otomatik değildi ha..
Geminin önüne oturan bir miço, denizi ve sahili eliyle döndürdüğü projektörle tarardı ki, kaptan önünü ve gideceği yeri görsün..
Bazen Bab-ı Ali'den gece yarısı son vapurla dönerken, o miçonun yanına gider, onun ışıldağı ile denizi ve sahili seyretmeye bayılırdım.
Birden, garip bir mahluka benzeyen o yeni, o zevksiz, o acayip araba vapurunu gördüm.. Sarayburnu'na doğru giderken..
Kim yutturdu bu yenileri acaba, Kadir Topbaş'a?.
Derken, o öğlen orada yemekte buluşacağımız Sevgili Dost Bülent'in (Eczacıbaşı) asistanı geldi "Hoş geldiniz" demek için.. Bülent yoldaymış..
Olsun.. Bu manzara ömre bedel, beklerim..
Hele önünde o Çin Seddi gibi Gezi gemisi duvarı yokken..
Asistan "Terör olaylarından beri gezi gemileri gelmez oldu" dedi..
İstanbul otelleri niye böyle boş, anlaşılıyor..
"İstanbul Limanı da boş olursa.." dedim..
Dünya Limanlarını hatırlarken..
Limanın bir kent, hatta ülke yaşamındaki önemini ilk Beatles öğretmişti bana..
"Ne alaka" diyeceksiniz?.
O zaman dünyayı sarsan bu dört uzun saçlı adamın öyküsünü okumuştum London Times gazetesinde de, haber yapmıştım, bizim magazin sayfasına..
Liverpool Avrupa'nın, okyanusa, Amerika'ya açılan en büyük limanıydı.
Uzun yol gemileri yanaşır, yük, yolcu indirir, yükler, bindirirdi.
Bu, karaya hasret, o limanda bir kaç günü olan tayfa demekti. Cebinde bol para, aylardır dolandığı denizlerden sonra, karada eğlenecek tayfa..

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
En güzel manzara... İnsan!.. 23 Kasım 2022 | 4.120 Okunma Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. 24 Nisan 2022 | 269 Okunma Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. 23 Nisan 2022 | 601 Okunma Domenec Torrent, hoca moca değil!.. 22 Nisan 2022 | 352 Okunma Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. 21 Nisan 2022 | 253 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar