Her şeyin başı güler yüz!..

Bu yazıyı yazmak için gazeteye geldim.. Asansöre bindim, her zamanki gibi.. Beşinci katta durdu asansör her zamanki gibi.. Burada bir minik büfe var. Kahve molası verenler gelirler. Bu yüzden işlektir beşinci kat..İki genç...

Bu yazıyı yazmak için gazeteye geldim.. Asansöre bindim, her zamanki gibi.. Beşinci katta durdu asansör her zamanki gibi.. Burada bir minik büfe var. Kahve molası verenler gelirler. Bu yüzden işlektir beşinci kat..
İki genç kız bindi.. Hallerinden belli, arkadaşlar.. Suratları bir karış olmasa, bayağı güzel kızlar..
Biri nasılsa yaka kartını takmış. "Stajyer!.." 
"Stajlarını iyi yapıyorlar" dedim içimden..
Bu gazetede bir türlü "Sabah Takımı" olamadık.. Kendi aramızda bir araya gelemeyen bizler, çıkardığımız gazete ile ülkedeki bölünmüşlüğe çözüm bulacağız öyle mi?.
Yahu bir hafif tebessüm.. Bir minik gülümseme.. Bindiğin asansörde olanlara hafif bir baş eğmesi ile selam.. "İyi günler" desen ölür müsün?.
Ya da bunu yaparsan, o asansördeki herif (!) sana hemen oracıkta tecavüz mü eder?..
Niye böyleyiz biz?. Niye kapkara giyiniyor, suratımızı da kapkara yapıyoruz ki, bizlerle beraber on saniye bile birlikte olanın ruhu kararsın!..
Yazacağım yazı neydi biliyor musunuz?. 

***


Hani ünlü bir noel filmi vardır. 39. Sokaktaki mucize..
Beyoğlu Belediyesi'nde bir mucize ile karşılaştım, onu hatırlattı bana..
Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan davet etti. Belediyede buluşup bir yemek yiyeceğiz, sonra da size hafta içinde üç gün tefrika ettiğim geziyi yapacağız..
Arabam kapıda durdu.. Bir görevli koşarak geldi.. Gülümsüyor.. Caner "Hıncal Bey" dedi.. Daha da arttı gülümsemesi.. Otomatik kapıya geldi.. Coşkuyla "Hoş geldiniz Hıncal Bey" deyişi var ki..
Güvenlikten geçiyoruz.. İki gülümseyen görevli.. Allah allah!. Bunlara "Güvenlik dediğin öyle asar ki suratını girenin ödü kopar" dememiş kimse..
Tam karşımda resepsiyon. İki genç kız.. Önleri kalabalık.. Hepsine laf yetiştiriyorlar.. Ama yüzlerinde güller açılıyor..
Asansörle yukarı çıktık.. Başkanın sekreteri.. O da gülümseyerek "Buyrun şöyle Hıncal Bey" demezdi.. Dediği kapıdan geçtim. Uzun bir salon.. Salonun ta öte ucunda Demircan Başkan.. Ayakta biriyle konuşuyor.. Ceket, kravat falan değil.. Aynen benim gibi.. Gömlek kazak.. Bana doğru döndü.. Gördü.. Nasıl gülerek koştu bana doğru.. Ben de ona koştum o zaman.. İki gülen adam, havada kucaklaştık..
Bakın, 1989 yılında Asil Nadir beni Gelişim Yayınları'ndan kovduğundan beri ilk defa herkesin gülümsediği, içerdeki herkesin, gelen giden herkesin içini açtığı bir kuruma girdim ilk defa..

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
En güzel manzara... İnsan!.. 23 Kasım 2022 | 4.120 Okunma Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. 24 Nisan 2022 | 269 Okunma Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. 23 Nisan 2022 | 601 Okunma Domenec Torrent, hoca moca değil!.. 22 Nisan 2022 | 352 Okunma Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. 21 Nisan 2022 | 253 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar