İlkyaz Akşamında...

Zorlu ve kesin düşler, yol gösteren yazgım beni çocukluğumun taşkın ırmaklarına götürür... Bir rüzgâr yayılır ansızın, sular dalgalanır, kırlangıçlar kanat çırpar...

Zorlu ve kesin düşler, yol gösteren yazgım beni çocukluğumun taşkın ırmaklarına götürür...
Bir rüzgâr yayılır ansızın, sular dalgalanır, kırlangıçlar kanat çırpar başımın üzerinde.
Çocukluğum biter gençlik yıllarım başlar...
Taşra kasabaları, tren saatleri!
Mário Luzi’yi ilkyaz gecesinde okurken, yolumuzun bildik yerlere çıktığını anlarım.
Kendimizde olanı, belki hiç olmayanı, sürgünü, işkenceyi, ölümü...
Yaşama yardımcı olan sevda, uzaktan destek muştusunu verir.
O sırada gökyüzüne bakarım, çiçeklenmiş ağaçlara... Bir şarkı söylerim:
“Şimdi doğrulma vakti yaşama vakti
katıksız. İşte aynalarda uçuyor
Bir gülümseme, bir ürperti açık camlarda,
Kulağı yanıltmaya yönelik bir tını.

Ve sen pür neşe, koşuyorsun çağrıya
ölümü yadsıyorsun bir hareketinle. Bir
kapı açılınca mutlu, içeri dalıyor böyle renkler
ve karanlık çıkıyor peşinden.”
Zamanın nasıl sancılı olduğunu öğreniyorum, şarkılarımı, şiirleri söylerken...
Mário Luzi, vaktiyle çok sevilmiş bir kadının yüzünü anlatıyor, gözlerini, saçları, dişlerini...
Luzi, sancının üzerine götürüyor ellerini!

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Aşklar ve sevinçler... 09 Eylül 2018 | 2.490 Okunma Hoşça kal hüzün... 06 Eylül 2018 | 530 Okunma Bir garip yolcu... 04 Eylül 2018 | 2.351 Okunma Sevda düşleri... 02 Eylül 2018 | 2.434 Okunma Uçarı kaçarı... 01 Eylül 2018 | 110 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar