Kerkük meselesi

Kerkük Türk’tür, Türk kalacak!... Hayır; Kerkük Kürt’tür, Kürt kalacak!... Yok; Kerkük Arap’tır, Arap kalacak!... Hadi bakalım, çık işin içinden. Gerçek şu ki: Kerkük ya...

Kerkük Türk’tür, Türk kalacak!...

Hayır; Kerkük Kürt’tür, Kürt kalacak!...

Yok; Kerkük Arap’tır, Arap kalacak!...

Hadi bakalım, çık işin içinden.

Gerçek şu ki: Kerkük ya Türk-Kürt-Arap kalır veya türap olur.

***

Kerkük’ün, Türk-Kürt-Arap müşterek kimliği ile, Irak merkezî yönetimine mi yoksa Kürdistan Bölge Yönetimi’ne mi bağlı olacağı, yoksa kendi başına ayrı bir federe bölge mi teşkil edeceği meselesine gelince…

Bildiğim kadarıyla Ankara’nın tercihi üçüncü şıktan yana.

O olursa ne âlâ.

Olmazsa, belki Kürdistan Bölge Yönetimi dahilinde özel bir statüyü ehven görecek Ankara; hem Kerkük’ün Bağdat üzerinden Tahran’a bağlanmaması bakımından, hem de Türkmen nüfusunun Kürdistan Bölge Yönetimi’nde sair Irak’a kıyasla daha hatırı sayılır bir nisbet teşkil edecek olması bakımından.

Gün doğmadan nelerin doğacağını bilemeyiz.

Alternatifli düşünmek ve türlü çeşit gelişmelere hazırlıklı olmak lazım.

***

Dikkat!

Bu süreçte Erbil’le köprüleri atarsak meydanı İran’a bırakırız ve Kerkük neticede Kürdistan Bölge Yönetimi’ne -ileride bağımsız Kürdistan devletine- dahil edildiği takdirde de dolaylı olarak yine Tahran’a bağlanmış olur.

Talabani’nin KYB’si ile Barzani’nin KDP’si arasındaki popülizm yarışının tezahürü olduğu söylenen “Kerkük’te kamu binalarına Kürdistan Bölge Yönetimi Bayrağı asılması” ve Irak Anayasası’nda öngörülen şartlar tamamlanmadan “Kerkük’ün statüsü konusunda referandum düzenlenmesi” kararları, Kerkük İl Meclisi’ndeki Türkmen ve Arap temsilcilerinden bir tanesinin bile desteğine sahip olmayan dayatmalardır, bunlar elbette eleştirilir; fakat Türkiye Cumhuriyeti adına yapılan eleştirilerde çok dikkatli olmak ve tehditkâr bir dil kullanmamak lazım.

Talabani yahut Goran’cılar -İran’ın gazıyla- “Türkiye’nin restine rest!” derse ve Barzani de Kürdistan Bölge Yönetimi’ndeki siyasi dengeler yüzünden bu reste katılma ihtiyacını hissederse al başına belâyı!

Belki de buna matuf bir tuzakla karşı karşıyayız.

***

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne diyordu David Tonoyan? 25 Mart 2024 | 923 Okunma Nüfusumuz erimeye yüz tutarken 12 Şubat 2024 | 907 Okunma Amerika Bölünmüş Devletleri 29 Ocak 2024 | 1.458 Okunma Fahreddin Paşa Sokağı 01 Ocak 2024 | 1.019 Okunma Karabağ’da öyle Gazze’de böyle 11 Aralık 2023 | 1.037 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar