Gidenler gitti kalanları korumak lazım/Yaşlı sosyolojisi

Beşir Fuat'ın deneysel intiharı, sosyolojik ve psikolojik açıdan nasıl tarihi bir öneme sahip ise, Çetin çiftinin intihar edecekleri bilgisini sosyal medyadan paylaşıp, ardından enstrümantal bir müzik ile...

Beşir Fuat'ın deneysel intiharı, sosyolojik ve psikolojik açıdan nasıl tarihi bir öneme sahip ise, Çetin çiftinin intihar edecekleri bilgisini sosyal medyadan paylaşıp, ardından enstrümantal bir müzik ile takipçilerine veda etmesi de o kadar tarihi öneme sahip.
Önemi şuradan kaynaklanıyor; postmodern toplumda bir taraftan yaşlı nüfus artıyor diğer taraftan yaşlı nüfusun yalnızlığı yaşlılık depresyonunu tetikliyor.
Yaşlı psikolojisi, yaşlı sosyolojisi üniversitelerde ders olarak okutulmalı.
Yaşlı insanlara hayat enerjisi sunan, hayatın anlamını paylaşmaya yarayan programlar yapılmalı.
Ne yazık ki, habercilik anlayışımız doğru bir dil tutturma konusunda her geçen gün kendisinin gerisine düşüyor.
Haberin dili, güçsüzü sorumluluk bilinci üzerinden güçlüye yaklaştırmalı. Oysa mevcut haber dilimiz kötü olanı ortaya getirip kötülüğü ve şiddeti özendiren bir yapı inşa ediyor.
İntihara özendirici bir dil kullanılmaması konusunda psikiyatristlerin kamuoyunu bilgilendirmesi gerekiyor.
Olayın önemli olması, onun ekranlarda, sosyal medyada tekrar tekrar servis edilmesi/paylaşılması anlamına gelmiyor/gelmemeli.
Medya, “intihar” haberlerinin sorumluluğunu üstlenmek yerine onu bir haber olarak tüketmek istiyor.
Oysa her intihar olayı kamuoyu olarak sorumluluklarımızı merkeze taşıyan analizler üzerinden haberleştirilmeli. Lütfen santimantal ifadeler eşliğinde, acıyı kanırtan bir dil ile habercilik yapma anlayışından vazgeçelim.
Yaşlı çiftin intihar haberini köşe yazarlarının nasıl yorumladığını merak ettim.
Okuduğum ilk ve tek yazı Pazar günü Sabah gazetesinden Yüksel Aytuğ'un köşesinde yer aldı. (Bugüne kadar başka yazıya da rastlamadım.)
Gözden kaçırdığım köşe yazısı olmasın diye Cumartesi gecesi twitter hesabımdan takipçilerime konu ile ilgili yazan var mı diye sordum. İlk cevap akademisyen Fatih Karakaya'dan geldi, konu ile ilgili yazmak isteyenlerin Andre Gorz'un “Son Mektup” kitabını muhakkak okumaları gerektiğini söyledi.
Kitabı sipariş versem gelmesi en az altı gün süreceği için bulamadığım kitaplar konusunda her zaman olduğu gibi “kitap meleğim” devreye girdi, 61 sayfa kitabı tarayarak gönderdi. (Ayrıntı Yayınları'na selam ederim, kitabı sipariş ettim; merak etmeyiniz, hakkınıza girmiş değilim. Sadece yazıyı yazmadan önce hemen okumak istediğim için acele işe teknolojik yardımı karıştırdım.)

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne olacak bu anne babaların hali? 19 Nisan 2024 | 357 Okunma Bayram neşesinin dışında kalmamak, lâkin içine de girememek... 12 Nisan 2024 | 98 Okunma Öz orucu, söz orucu, köz orucu ve seçim kampanyaları... 05 Nisan 2024 | 231 Okunma Kitapların sayfaları gençlere ve çocuklara çok mu uzak? 29 Mart 2024 | 149 Okunma Negatif nasihatler ile insan-ı kâmil değil, esfel-i safilîn olunur... 22 Mart 2024 | 318 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar