Fışt fışt geliyor!

Yüksek Seçim Kurulu'nun kararına göre 1 Kasım seçimlerine 29 parti katılabilecekmiş. "İlle de katılacak" denemiyor çünkü içlerinden su koyuverecek olanlar da çıkabilir. 7 Haziran seçimlerinde öyle...

Yüksek Seçim Kurulu'nun kararına göre 1 Kasım seçimlerine 29 parti katılabilecekmiş. "İlle de katılacak" denemiyor çünkü içlerinden su koyuverecek olanlar da çıkabilir. 7 Haziran seçimlerinde öyle olmuştu. 
Katılmayanların kimisi illerde örgütlenmesini tamamlayamadığından (yıllardır havyar mı kesiyorsunuz?), kimisi gerçekçi davranıp o gücü kendinde göremediğinden (öyleyse niçin kalabalık ediyorsunuz?), kimisi de aslında parti marti olmayıp üyelerine kumar oynatarak mano toplamak amacıyla kurulduğundan (utanmıyor musunuz?) 
Basın da bunları ciddiye alıp isimlerini altalta sıralıyor. Demeçlerini yayınlayan bile var. İşin daha da matrağı, bunlardan bazıları kendi kendilerini de ciddiye alıp bizlere protestolar falan çekiyorlar. 
Örneğin Besim Tibuk diye bir adam, "küçük parti" dediğimiz için bozuluyor... 
Örneğin Masum Türker diye bir adam, "Ecevitsiz Ecevit Partisi" dediğimiz için kızıyor... 
Aynı adam iki seçim önce "CHP iktidara geleceğimizi gördüğü için bizden korkuyor" demişti. Bununla da dalga geçmeyeceksek neyle dalga geçeceğiz hemşerim? 
Gürültü patırtıdan fırsat bulursanız bu partileri inceleyiniz. İçlerinde çok ilginç "oluşumlar" var. 
Anadolu Partisi var... Demokrat Parti var... Demokratik Gelişim Partisi var... Doğru Yol Partisi var (eh bu da "Demirelsiz Demirel Partisi" olsa gerek!) Hak ve Adalet Partisi var (buna da Hakparti mi diyeceğiz?)... 
Hak ve Özgürlükler Partisi var... Yani adalette özgürlük yok mu bu hesapla? 
Hem bir Halkın Kurtuluşu Partisi var, hem de bir Halkın Yükselişi Partisi var. (Demek ki ikisi birarada olamıyor, seçmen ya kurtuluşu tercih edecek ya yükselişi... Demek ki aşağıda kalarak kurtulmak da mümkün, yukarı çıkarak kurtulamamak da.) 
Muhafazakâr Yükseliş Partisi de var, bunlar da herhalde durdukları yerde yükselecekler. 
Çok daha iri konuşanı da var: Toplumsal Uzlaşma, Reform ve Kalkınma Partisi. 
Netice, yatak çarşafına dönmüş ve nasıl katlayıp da zarfa sığdıracağımızı bilemediğimiz oy pusulası! 
Ben asıl komünist seçmene acıyorum: Acaba oylarını Türkiye Komünist Partisi'ne mi verecekler yoksa "sadece Komünist Parti"ye mi? Zor tercih! (Aralarında ne fark olduğunu anlatabilene yemek ısmarlayacağım.) 
Bir parti daha var, parayı nereye savuracağını bilemeyen bir zengin çocuğu kurmuştu, muhalif basına tam sayfa ilanlar veriyordu da onlar da "paranın kötüsü olmaz" deyip alıyorlardı... Hani aday listelerini YSK'ya yetiştirirken trafiğe takılmışlardı da yarım saat geç kalıp seçime girememişlerdi... 
Vallahi ben bu tabloya bakıp 2 Kasım Pazartesi sabahı esaslı bir koalisyon beklerim. İsterseniz Doğu Perinçek'i de başbakan yapın, hiç olmazsa kayalıkları geri alır. 
Levent'e de kültür bakanlığını verecektim ama onu AKP hasta etmiş, aklını peynir ekmekle yiyenler öyle diyorlar.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Utanmıyor musunuz? 01 Nisan 2023 | 3.486 Okunma Dağ nerede, fare nasıl? 31 Mart 2023 | 3.254 Okunma Alafortanfonik gelismeler 30 Mart 2023 | 1.201 Okunma Yoksun oğlum sen 29 Mart 2023 | 1.827 Okunma Var biraz da sen oyalan 27 Mart 2023 | 1.155 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar