Türkiye çok şey kaybetti...

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde (AKPM) Türkiye yenide denetim sürecine alınıp 20014 öncesine dönülürken, OHAL altında kutuplaşma cenderesinde yapılan referandum sonuçlarının akıbeti...

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde (AKPM) Türkiye yenide denetim sürecine alınıp 20014 öncesine dönülürken, OHAL altında kutuplaşma cenderesinde yapılan referandum sonuçlarının akıbeti tartışılıyor.
Her ne kadar zahiren “evet’lerin zaferi” olarak sunulsa da kılpayı sonuçlar özellikle iktidara yakın mahfillerde şimdiye kadar ötelenmiş, gittikçe yaygınlaşıp derinleşen birbirini suçlamaları tetikledi.

Bundandır ki, referandum sonuçları, iktidar için aslında kazananın kaybettiği, ağır ve yıkıcı bedellerin ödendiği “felaket zaferler” için kullanılan “Pirus zaferi” olarak niteleniyor.

Devlet imkânlarının sonuna kadar hoyratça kullanılmasına, “hayır” diyenlerin “terör örgütlerine destek”le karalanmasına, başta Almanya ve Hollanda olmak üzere bazı AB ülkeleriyle yok yere çıkarılan gerilim ve krize, yoksul semtlerde hediye paketlerinin dağıtılmasına rağmen istenilen sonuç alınamadı.

“EVET’ KAZANDI AMA AKP İNİŞE GEÇTİ”

Keza OHAL baskısına, devlet kanallarının ve onlarca özel televizyonunun iktidar yanlısı yoğun yayınlarına, reklamlarına ve programlarına, dağı taşı dolduran “evet” afişlerine, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da doğrudan devletin dahil olmasına, köy muhtarlarının seçmene baskısına ve kampanyadaki eşitsizliğe rağmen “evet”lerde istenen neticenin elde edilmemesi çeşitli yorumlara yol açıyor.

Vakıa şu ki, ekonomideki kırılmanın, başta Suriye olmak üzere “komşularla sıfır sorun”un sırf soruna dönüştüğü her defasında duvara toslayan ufuksuz politikaların akıbeti ortaya çıkıyor.

Bu bakımdan, AKP’de uzun yıllar Genel Başkan Yardımcılığı ve vekillik yapan Dengir Fırat’ın tesbitiyle, 16 Nisan referandumu “açık oy, gizli sayım”lı 1946 seçimleri gibi “şâibeli seçim” olarak siyasi tarihe geçiyor.

Referanduma yeniden bir GAP inşa edilecek kadar masraf yapıldığını belirten Fırat’ın “Ortada bir başarı yok. Bir başarı olmadığı için de Türkiye’yi yönetmek çok çok zor olacak. Matematiksel olarak yüzde 50+1 de, 50+300 bin de başarı olabilir, ama ortada bir şâibe var. Yapılmaması gereken buydu. Türkiye bu referandumda çok önemli bir şey kaybetti. Dünyanın gözünde belki övünülecek bir demokrasimiz yok, ama sağlam bir seçim yönetme sistemimiz vardı. Şimdi onu da kaybetti. Belki AKP bir şey kazanmış olabilir, ama bana göre inişe geçti artık” değerlendirmesi aslında süreci ve sonuçları özetliyor.

İÇ HESÂPLAŞMA, TELÂŞ VE PANİK…

Türkiye tarihinin en eşitsiz, en adaletsiz seçim sürecinin ardından yine tarihin en şâibeli sonucunun ne Erdoğan’ı, ne de AKP’yi güçlendirmediği, siyasi iktidarın sayısal olarak kazanmış gibi görünse de siyasal anlamda kendini tüketerek çıktığı analizleri kuvvet kazanıyor.

Bütün dünyada anketlerin yanılma payının en fazla iki puan olduğu gerçeğinden hareketle “devlet ihaleli” oluğu söylenen bir anket şirketinin referandumdan iki gün önce “yüzde 60 ‘evet’ çıkacak” asparagasını uçurarak yüzde 8.5-9 yanılması benzeri onca yanıltma, çarpıtma, demagoji ve algı operasyonunun kâr etmediği görülüyor.

Bütün manipülasyonlara rağmen “blok”un başta üç büyük şehir olmak üzere 30 büyük şehrin 17’sinde “hayır” oylarının fazla çıkması, 71 ilde 1 Kasım seçimlerindeki toplamın gerisinde kalmasının iktidar cenâhında oluşturduğu örtülü “bozgun”la açığa çıkan iç hesaplaşmaların, telâş ve paniğin üstü örtülemiyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Fikri hezeyanlaştıran” siyasî manipülasyonlar 06 Mayıs 2018 | 275 Okunma İktidarınki “hamle,” muhalefetinki “hülle ve hîle”! 29 Nisan 2018 | 188 Okunma “Suriye’nin politikası”nın garabetleri 22 Nisan 2018 | 184 Okunma Bu ne rest, bu ne Patriot müzâkeresi! 08 Nisan 2018 | 211 Okunma Soruşturmalar sulandırılıyor 25 Mart 2018 | 349 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar