Sanki 1994’ten beri İstanbul’u başkaları yönetiyor

ŞAŞIRDIM Bir an “Bu ülkenin bir Çevre ve Şehircilik Bakanı yok mu?” diye düşündüm. İstanbul'un bütün billboardları duraklardaki reklam panoları Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın...

ŞAŞIRDIM

Bir an “Bu ülkenin bir Çevre ve Şehircilik Bakanı yok mu?” diye düşündüm. İstanbul'un bütün billboardları duraklardaki reklam panoları Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın fotoğraflarıyla donatıldı.
Bütün TV ekranlarında Hacı Bayram Veli'nin şiirini kendi sesinden okuyan Erdoğan'lı reklamlar aralıksız yayınlandı.
Meğer Ankara'daki sarayda bir Şehircilik Şûrası düzenleniyormuş. Buna sarayın sahibi Erdoğan da teşrif edecekmiş.
Zannedersiniz ki bütün dünya liderlerinin katıldığı muazzam bir şûra yapılacak, tüm dünya medyası buraya akacak.
Yok öyle bir şey. Alt tarafı her zaman düzenlenen toplantılardan biri. Normalde Çevre ve Şehircilik Bakanı'nın adının anılması gerek. Ama o hiç yok ortada. Varsa yoksa Erdoğan.
Ama belli ki amaç başka. Referanduma giden süreçte milletin beynine “tek adam Erdoğan'dır” algısını kazımak.
Yine aynı amaçla büyük kentlerin billboardları ve büyük reklam alanları “Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan” sloganıyla donatılmıştı. Tabii bu sloganların yanında bir de tek başına Erdoğan fotoğrafı.
Gelelim şûraya. Erdoğan kendi sarayındaki salona teşrif etti ve bir açılış konuşması yaptı.
İmar rezaletinden söz etti. İstanbul'un “çarpık kentleşmeye esir olduğunu” anlattı. Dikey yapılaşmadan hiç hoşlanmadığını, yatay yapılara geçilmesi gerektiğini, insanların toprağa yakın yaşamaları gerektiğini anlattı.
İstanbul Boğazı'ndaki yapılaşmanın çok kötü olduğunu söyledi ve “Boğaz için bir anayasa yapmak gerek” dedi.
Katılımcılar Erdoğan'ı çılgınca alkışladılar. Kerli ferli adamlar, çoğu türbanlı kadınlar kafalarını ibretle sallayarak “Ne kadar da doğru konuşuyor, şehirlerimizi bu hale getirenlerin Allah cezasını versin” diye mırıldandılar.
Gazetelerimiz de dün Cumhurbaşkanının bu sözlerini “iftiharla” manşetlerine taşıdılar, “yaşasın artık bu çarpık yapılaşmadan kurtuluyoruz” çığlıkları attılar.
Ama nedense hiçbirinin aklına “Bu kadar yakındınız ama 1994 yılından yani 23 yıldır İstanbul'u siz yönetiyorsunuz, eğer bu kent bu kadar çarpık büyüdüyse bunu yaratan siz ((biz) değil misiniz” demek gelmedi.
Bu iktidarın en bayıldığım özelliği, tamamı kendi hatası, suçu, beceriksizliği olan her şeyi anında inkar edebilmesi ve hep başkalarını suçlayabilmesi, bunun da ötesinde ülkenin yarısının efsunlanmış gibi buna inanması.

ÇOK GÜLDÜM

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yunan Cumhurbaşkanı’nın Eşek Adası’na gitmesi, kimi tahrik ediyor? 01 Temmuz 2020 | 3.186 Okunma Toplumsal tepki balonu patladı 30 Haziran 2020 | 3.007 Okunma Şimdi AKP de mi “terör örgütü yandaşı” oldu? 29 Haziran 2020 | 6.207 Okunma Yeni bir kumpas ifşaatı 26 Haziran 2020 | 4.156 Okunma Bu nasıl bir oyundur? 25 Haziran 2020 | 3.695 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar