At sırtından, RDX patlayıcıya!

IŞİD'in Rakka'ya girişini hatırlayın. Bir sürü Cilalı Taş Devri'nden kalma adam elde kılıç at sırtında gösteri yapmıştı. Bir yerde din adına şovla dünyaya meydan okudular. Herkes seyretti....

IŞİD'in Rakka'ya girişini hatırlayın. Bir sürü Cilalı Taş Devri'nden kalma adam elde kılıç at sırtında gösteri yapmıştı. Bir yerde din adına şovla dünyaya meydan okudular. Herkes seyretti. Kadınları köle pazarında sattılar. İşlerine gelenle nikah kıydılar. UNESCO'nun üzerine titrediği tarihi eserleri balyozlarla yok ettiler. Ünlü antik Palmira kentini dahi mahvettiler. Yakıp yıktıkça gözler birer birer açılmaya başladı. Uyku hali devam edenlerin aklını başına getirecek son açıklama İçişleri Bakanı'ndan geldi; "Gaziantep'teki saldırıda plastik patlayıcı kullanıldı". Konuyla biraz ilgili olanlar bunun C-4'lerin RDX'i olduğunu anladılar. Yani terör için imal edilenlerin en gelişmişi. Canlı bomba 12 yaşında. Parçalarından geriye kalan minik ayakkabılar gariban pazarlarında 8 liraya satılmakta. Ancak giydirilen yelek RDX dolu. Çocuk maşa ama onu kullanan "silah baronları"nın özel jetleri var. Bir zamanlar yazdıklarımızı tekrarlamakta yarar görüyoruz; "İtalya'dan, Portekiz'den mayınlar. Amerikan lisanslı anti tank füzeleri. Modern tüfekler, Angela Merkel'in hibeleri. RDX'leri ABD'den Fransa'ya tüm medeniler üretiyor."Bu gözlemden sonra atlarla palalarla devlet kuranların arkasında kimlerin olduğu belli değil mi? Dün sabah Cerablus'da başlattığımız "delik açma operasyonu", yumuşak karnımızın sadece onda birini kapsamakta. Unutmayın ki Suriye sınırımız tam 911 kilometre. En uzun bölüm ise PKK ve fraksiyonlarının denetiminde. Dileriz son gelişme yine bir ABD oyunu değildir. Yani, bizi bataklığa çekme tezgahı!Herkes öğreniyorTarafsız Bölge'de, FETÖ'nün polise sızış öyküsü işlendi. Eski dostum Cevdet Saral'ın 1999'da hazırlattığı raporun öncesi de olduğunu öğrendik. "Fetullah'ın Copları" kitabının yazarı Zübeyir Kındıra'nın Polis Akademisi'nden atılış hikayesini dinledik. Arabasını da yakıyorlar. Arkadaşı tarafından ölümle tehdit ediliyor. Necip Hablemitoğlu'nun Köstebek'i kaleme alışından sonra havaya uçuruluşunu hatırlayın. Ahmet Şık'ın kitabı ise daha yayınlanmadan toplatıldı. Şık da içeri atıldı. "Dokunan Yanar" şeklindeki bağırışı arşivlerde duruyor. Eski Polis Akademisi Müdürü Ümit Erdal'ı kimlerin yok ettiği belli. Emekli Emniyet Müdürü Mutlu Çelik'in "İkinci kalkışmayı polis teşkilatından bekleyin" şeklindeki uyarısı kafamıza takılıp kaldı. Yapılan bunca kadro temizliğine rağmen poliste halen 6 ayrı cemaatin liderlik mücadelesi verdiği iddiası tüyler ürpertici. Tam bu noktada, yıllar öncesinden bir gözlemimi aktaracağım; "Ankara'da üst düzey bir polis müdürü arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Yan odada, genel müdür muavinlerinden biri oturuyordu. Ona da uğradık. Masasının altında kocaman takunyalar duruyordu." Abdest için mi, yoksa ben buyum gösterisi miydi? Siz yorumlayın.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İzin 20 Kasım 2020 | 189 Okunma Bağırmayın!.. 19 Kasım 2020 | 345 Okunma Harekatlar 18 Kasım 2020 | 274 Okunma Ayak topu "bizim dünyamız" 17 Kasım 2020 | 131 Okunma Söylemler/çelişkiler 16 Kasım 2020 | 174 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar