Ey cemaat, yargıyı nasıl bilirdiniz?

Ayrıntıları bir yana bırakalım.Önceki gün 25. Ağır Ceza Mahkemesi yargıçları aralarında arkadaşım, meslektaşım Murat Aksoy’un da bulunduğu tutuklu gazetecilerden 21’i hakkında tahliye...

Ayrıntıları bir yana bırakalım.
Önceki gün 25. Ağır Ceza Mahkemesi yargıçları aralarında arkadaşım, meslektaşım Murat Aksoy’un da bulunduğu tutuklu gazetecilerden 21’i hakkında tahliye kararı verdi ve tutuksuz yargılanmalarına hükmetti. 
Saat 16.30’du. 
Savcı tahliyelerini talep etmediği tutukluların da tahliye edilmelerine bir üst mahkeme olan 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz etti. Bu mahkeme itirazı kabul etti ve savcının tahliyelerini istemediği, ancak 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin mahkemenin tahliye kararı verdiği Büşra Erdal, Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Cemal Azmi Kalyoncu, Cuma Ulus, Habip Güler, Halil İbrahim Balta, Muhammet Sait Kuloğlu’nun tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. 
Saat gece yarısı (yani ertesi günün ilk dakikaları) 00.18 idi. 
Buraya kadarına “Yargının sefaleti” der, tutuksuz yargılanabilecekleri tutuklayan bir adalet anlayışının altını kalın çizer, cezalandırmaya dönüşmüş tutuklama inadını kıyasıya eleştirir ve fakat anlayabilirdim. 
Ancak daha sonra yargı erkinde benzerine rastlandığını sanmadığım bir gelişme daha yaşandı. 
Savcının tahliye edilmelerini ve tutuksuz yargılanmalarını istediği, 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin de tahliyelerine karar verdiği 13 gazeteciden Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç ve Oğuz Usluer hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla; Atilla Taş, Murat Aksoy, Ali Akkuş, Hüseyin Aydın, Mustafa Erkan Acar, Seyid Kılıç ve Yetkin Yıldız hakkında ise “darbeye teşebbüs” iddiasıyla soruşturma başlatıldı ve hepsi de gözaltına alındı. 
Saat 00.54 idi. 
Olup bitenin, haydi eşyayı adıyla çağıralım, bu hukuk cinayetinin ayrıntılardan arındırılmış özeti bile bu kadar uzun.

***

Bunu nasıl açıklayacağız? 
Aylardır tutuklu olan 13 gazeteci için bir savcı (hangi savcı olduğunu bir türlü öğrenemedim) aklı başına yeni gelmiş ve tam da tahliye edildikleri gün “Aaaa, onlar ayrıca silahlı terör örgütüne üye ve darbeye teşebbüs etmişmişler. Derhal gözaltına alınmalıdırlar” dedi. 
Ve gözaltına alındılar. 
Hapishane kapısının önüne bile çıkamadan Vatan Caddesi’ndeki Terörle Mücadele Şubesi’nin nezarethanesine kondular. 
Şimdi o savcıya “Ey savcı, bunca aydır aklın neredeydi? Bu ne rastlantıdır ki o gazeteciler tam da ağır ceza mahkemesince tahliye edildikleri saatlerde yeni bir soruşturma başlatıp hepsini gözaltına aldırdın” diye sormanın sizce hukuk bağlamında bir anlamı var mı? 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum 09 Eylül 2018 | 4.827 Okunma 25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018 | 3.355 Okunma (Siyasal) İslam ve demokrasi 15 Ağustos 2018 | 6.318 Okunma Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi? 13 Ağustos 2018 | 8.225 Okunma Garo Paylan’la imam olmamak için... 12 Ağustos 2018 | 3.773 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar